Hindistan'da yayınlanan bir Netflix dizisinde Hindu bir kızın Müslüman bir erkeği öptüğü sahne tepkilere neden olmuş. Arka planda bir Hindu tapınağının da görüldüğü sahne ile ilgili bir iktidar partisi milletvekilinin şikayetinin ardından eyalet yönetimi polisten soruşturma açmasını istemiş.

Hindistan'ın önde gelen yazarlarından Vikram Seth'in İngilizce olarak yazdığı romandan uyarlanan dizide genç bir kızın koca arayışı anlatılıyor. Dizinin yönetmenliğini ise ünlü yönetmen Mira Nair üstleniyormuş.

Koronaydı sosyal mesafe idi derken evde iyiden iyiye zaman geçirmeye başladık. Televizyon kanalları haber ve Kadın kuşağı dışında resmen çöp. en büyük eğlencemiz artık dijital dizi film siteleri. bunlar arasında da Netfilix elbetteki başı çekiyor ama orada da eğer bir rehberiniz bir klavuzunuz yoksa film seçicem derken bir film izleme süresi kadar zaman harcıyorsunuz.

İşte benim de size bir kıyağım olsun ve en çok izlenen 10 Netflix filmini izlenme sayıları ve fragmanalrıyla birlikte bilginize sunmuş olayı.

Siz de filmlerle ilgili görüşünüzü alta entry olarak girip diğer yazar ve takipçilere yol göstrebilirsiniz.

En Çok İzlenen 10 Netflix Filmi

10- Roma
İzlenme sayısı: 1.053.436

İzlenme sayısı: 1.262.910

8- Close
İzlenme sayısı: 1.299.353

7- Bleach
İzlenme sayısı: 1.366.049

6- Death Note
İzlenme sayısı: 1.801.109

5- IO
İzlenme sayısı: 2.059.172

4- Polar
İzlenme sayısı: 2.385.292

3- Triple Frontier
İzlenme sayısı: 2.539.826

2- Bird Box
İzlenme sayısı: 2.683.494

1- Fyre: The Greatest Party That Never Happened
İzlenme sayısı: 2.822.635

Bir taraftan Netfilix'in LGBT eşcinselliği övmesi konusu tartışılırken şimdi de Tik Tok "filtreli soyunma" uygulamasıyla büyük tepki çekeceğe benziyor.

İşin kötü yanı evet program bir filtreleme yapıyor ama olmadık bir harekette videoyu çeken kişinin bir anda çıplak görüntüsünü de kaydedebiliyor.

Bir başka soru da: Tik Tok bu videoları kaydederken acaba arka tarafta illegal +18 sitelere satıyor mudur bunların filtresiz hallerini. bilemiyorum.

Ama siz siz olun filtreli soyunma uygulamasına güvenmeyin çıplak görüntünüzü bir anda sosyal medyada görebilirsiniz.

Korono gerçeğiyle yüzleştiğimiz ve sosyal aktiviteleri en aza indirgediğimiz ve kendimizi eve kapattığımız bu kara izlole günlerde biz gözümüz sosyal medyada bir gözümüz televizyon ekranında gelecek iyi haberlerdeki halimiz.

Ha herkes haber programalrını izlemiyor elbet evde yapacak bir şey kalmadığında şuan eğelence için çare netfilix gibi dijital platformların dizi filmlerinde gibi görünüyor.

Netfilix'in tüm dünyayla aynı anda 8 Mayıs 2020’de gösterime girecek olan ve günümüz Paris’inin renkli ve çok kültürlü mahallelerinde geçen 8 bölümlük mini-dizidir.

Dizinin yönetmen koltuğunda Akademi Ödülü® Damien Chazelle (La La Land), Emmy Ödülü® Alan Poul (Tales of the City), Houda Benyamina (Divines) ve Laïla Marrakchi (Le Bureau des Légendes) yer alıyor.

Bir zamanlar New York’ta ünlü bir caz piyanisti olan Elliot Udo (André Holland) şimdilerde zor durumda olan The Eddy adlı barın ortağıdır ve burada sahne alan, bir ayrıl bir barış olduğu kız arkadaşı Maja’nın (Joana Kulig) müzik grubunu yönetir. Elliot, ortağı Farid’in (Tahar Rahim) barda bazı şüpheli işlere karıştığını öğrenirken, Farid’in eşi Amira (Leïla Bekhti) bazı sırları ortaya çıkarır. Elliot’un problemli kızı Julie (Amandla Stenberg) aniden Paris’e gelip babasıyla yaşamaya karar verince, Elliot’un kişisel ve profesyonel hayatı geçmişiyle yüzleşmesiyle beraber birbirine girer. Elliot, barı kurtarmak ve en sevdiklerini korumak ile yükümlüdür artık. Dizinin oyuncu kadrosunda Melissa George (In Treatment), Adil Dehbi (How I Became a Superhero), Benjamin Biolay (La douleur), Tchéky Karyo (The Missing) ve Rapçi Sopico da yer alıyor.

Baştan söyleyeyim de başlığı görüp de bik bik edecekler şimdiden sussun. Şahsen kimsenin cinsel tercihine bir diyeceğim yok dileyen dilediği gibi özel hayatını yaşayabilir nokta.

- "iyi de mal mısın neden bu başlığı açtın o zaman eğer bir rahatsızlığın veya eleştirin yoksa" diyenlere de şunu söyleyeyim. Tamam kimsenin özel hayatına karışmam fakat toplumun geneli olmayan ya da başka bir ifadeyle toplumun çok çok küçük hatta minik bir kesiminin özel hayatı veya cinsel tercihlerini platformunda yayınlatmak için hazırlattığı her yapıma neredeyse şart koşan netfilix'in bu tutumunu (bkz:link 1 - 2 - 3 ) şiddetle kınıyor ve annemin efsane tepkisine benzer aşağıdaki tepkiyle kendilerini selamlıyorum.

2020 Oscar Ödülleri öncesi sosyal medyada insanların kendi listelerini açıklamalarına sinirlenen Ömür Gedik'in sosyal medyadan yaptığı "Korsandan izlediğiniz filmlerle Oscar tahmini yapmayın. Film sinemada izlenir..." tepki paylaşımıyla başlayan film nerede daha iyi izlenir polemiğidir.

Ömür Gedik'in paylaşımına dakikalar içinde yüzlence tepki mesajı gelmiş. Bana kalırsa Ömür Gedik korsan film meselasinde haklı olmakla birlikte "film sineda izlenemli" görüşünde pek de haklı değil.

Hele hele Çin'deki virüs salgını ve kışın ortalıkta dolaşan onca virüsten sonra kiminle izleyeceğinizi belirleyemediğiniz onlarca insanın doluştuğu sinema salonları hiç de mantıklı değil.

Eskiden tv ekranları küçük ve filmlere ulaşmak da zordu bu nedenle film sinemada izlenirdi. ama Netfilix gibi dijital dizi-film izleme platformaları artık çok uygun fiyata evinizi sinemaya dönüştürüyor. Gelişen internet hızları, tv ve ses teknolojileri de buna ziyadesiyle olanak tanıyor.

Kışın sıcacık bir ev ortamında bize en uygun zamada çay kahve eşliğinde film izleme keyfini hiçbir konforlu sinema salonuna değişmem. Bu yüzden "bızımle değilsın Ömür gedirk"

Netfilix'in çok konuşulan filmi Marriage Story'de rol arakdaşı Adam Driver ile muhteşem bir performans ortaya koyan Scarlett Johansson'ın En İyi Kadın Oyuncu ödülünü Judy'deki rolüyle Renée Zellweger'e kaprtırdığı sırada döktüğü gözyaşıdır.

Marvel için oynadığı fantastik klahraman rollerinden sonra Marriage Story ile Oscar ödülüne ilk kez bu kadar yaklaşan güzel oyuncunun ruh halini anlamak çok da güç değil.

Scarlett Johansson'ın oynadığı Marriage Story neyi anlşatıyordu:

Bir nevi otobiyografik bir yapım olan "Marriage Story", karmakarışık bir evliliğin, iki sanatçıyı bölerek, çocuklarına ve yaratıcı arayışlarına nasıl müdahale ettiğinin bir portresi... Filmin zengin oyuncu kadrosunda; Nicole'un saldırgan avukatı Nora Fanshaw'ı canlandıran, 2 Oscar adaylığı sahibi başarılı oyuncu Laura Dern, Charlie'nin hukuki savunma ekibini canlandıran Oscar adayı Alan Alda ve Altın Küre adayı Ray Liotta, 2 Emmy ödüllü Merritt Wever, 2 yıllık kariyerinde 18 projede boy gösteren çocuk oyuncu Azhy Robertson ve Julie Hagerty de yer alıyor.

175 milyon dolara mal olan martin scorsese imzalı netflix filmi the irishman'a harcanan bütçenin büyük kısmının, oyuncuların CGI aracılığıyla daha genç görünmesini sağlamak için kullanıldığı mevzudur.

Filmler için yaşlandırma hilelerine harcanan at nalı kadar bütçeleri duymuştuk elbet ama gençleştirme için yapılan bu çalışma neredeyse ilklerden denilebilir. Bu film bu yönüyle de sinema teknolojisinin geldiği noktayı görmemiz bağlamında ve dahası gideceği noktayı anlamamız açısından da çok çarpıcı bir örnek bence.

Film, özellikle Robert De Niro’yu gençleştirmek için pek çok sahnede CGI teknolojisinin kullanılmasıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Hatta oyuncuları gençleştirmek için kullanılan CGI teknolojisi nedeniyle film, 175 milyon doları aşan bütçesiyle Martin Scorsese’nin bugüne kadarki en pahalı filmi. Filmin kurgusunu yapan Thelma Schoonmaker, verdiği bir röportajda oyuncuları gençleştirmek için kullanılan CGI teknolojisinin filmde yoğun bir şekilde kullanıldığını açıklamıştı. Filmin ilk yarısında oyuncuları gençleştirip, ikinci yarısında kendi yaşlarına geri döndüklerini söylemişti.

Martin Scorsese, başvurduğu bu yöntemin getireceği sonuçlardan emin değil. Robert De Niro’nun hem gençlik hâlinin hem de şimdiki görünüşün filmde yer alacak olmasının, izleyicide bir karışıklık yaratacağını düşünmüştü. “Oyuncuları bugünkü hâlleriyle izlemeye çok alışkın olduğumuz için bu konuda hepimiz endişeliyiz. Önceki ve sonraki hâllerini bir araya getirdik. Elbette bazı değişiklikler oldu ama duyguların korunması konusunda elimizden geleni yaptık.” açıklamasını yapmıştı. Bu yüzden usta yönetmen, her şeyin gerçekçi görünmesi konusunda büyük gayret göstermiş.

Öte yandan bu durum, filmin kurgusunun kronolojik olarak ilerlemediği ihtimalini akıllara getirmişti. ama filmin görücüye çıkmasıyla birlikte daha önce oluşan olumsuz beklentiler de bir anda dağılmış zira film izleyiciden şimdilik tam not almış durumda.

sinema salonları, videolar, televizyonlar, tabletler, cep telefonları, internet ve nihayetinde netfilix ve benzeri pek çok dijital platformda ayıla bayıla izlediğimiz birbirinden ilginç sinema filmleriyle teknolojinin de avantajıyla gelecekten tutun da geçmişe kadar pek çok zaman dilimine gitmiş gibi oluyoruz. peki hiç düşündünüz mü bu büyülü macera nasıl başladı, yani ilk sinema filmini kim yaptı ne zaman yaptı neden yaptı diye?

Ben zaman zaman düşünür öğrendikçe de o ilklerin verdiği büyülü hazzı ilklere imza atanlarla yeniden yaşamış gibi olurum. "Kardeşim bana ne senin yaşadıkalrından beni nostaljiyle, duyguyla oyalama sadede gel ilk film diyordun sinema diyordun" dediğinizi duyar gibi oluyorum. ve hemen ilk film konusuna dönüyorum.

Evet, tarihte bilinen ilk sinema filmi; adını Guinness Rekorlar Kitabına dünyada varlığını sürdürebilen en eski film olarak da geçiren; Fransız mucit Louis Le Prince tarafından kayda alınan 1888 yapımı sessiz kısa film Roundhay Garden Scene'dir.

Saniyede 12 kare hızında kaydedilen bu ilk sinema filminin çekimi de sadece 2.11 saniye sürmüş. Bilmeyenler için bunu da açıklamış olalım günümüz sinema filmleri saniyede 24 kare olarak çekilirler. Hatta filmler tv'de yayınlandığında tv'ler saniyede 25 kare olduğundan siz de farketmişsinizdir film hızında bir tuhaflık yaşanır.

İşte bu hızda yaşanan sorundan dolayı günümüz akıllı tv'leri araya bir 25. kare eklerler ki filmler tv'de de normal izlenebilsin.

Oyuncu kadrosunda Robert De Niro, Al Pacino, Joe Pesci, Harvey Keitel gibi dev isimler yer aldığı Netfilix yapımı Martin Scorsese'in 10 yıllık projesi The Irishman, sinemaseverlerden büyük bir beğeni toplasa da katıldığı ilk ödül yarışında resmen avucunu yalamış görünüyor.

Sakin ve doyurucu bir hikaye, görsellik ve oyunculukla; zaman, kibir, pişmanlık, ihanet, bağışlanma üzerine dramatik bir gerilim filmi olan The Irishman, beklenenin aksine 2020 Altın Küre’den tek bir ödül kazanmadan ayrılmış. (bkz:link)

Türk dizilerinin veya başka bir değişle Türkiye'yi fon edinen, Türk oyuncularının oynadığı yapımların Netfilix gibi uluslararası dijital platformlardan tüm dünyaya açılması çok güzel bir şey. Bu durum hem ülke tanıtımına katkı sağlar hem turizm gelirlerini arttırır hem de türk dizi film sektörünü madden ve manen daha yukarıya taşır.

Ama bunun olması için konu seçimi, işlenişi ve oyuncu seçimi çok önemli. Örneğin Netfilix'in 2. türk dizisi atiye bu konuda kafası oldukça karışık bir yapım olmuş gibi.

Şöyle ki: Konu seçimi açısından Göbekli Tepe'nin seçilmesi muhteşem bir tercih ve Türkiye'nin kıyı turizminin yanı sıra tarih ve doğal güzelliklerine dayalı turizmine de katkı sağlayacak cinsten. Dünya genelinden diziden etkilenerek sadece Göbekli Tepe'yi görmeye gelecek onlarca insan olacaktır.

Burada bir sorun yok. Fakat bence senaryo ve oyunculuk ülke tanıtımı açısından çok da başarılı değil. Konu çok çocuksu ve spolier vermemek adına buradan aktaramadım detaylar nedeniyle konunun bir sonraki adımını 5 yaşındaki çocuk dahi tahmin edebiliyor. Diyeceksiniz ki ne var bunda izlediğimiz yerli dizilerin hepsi böyle değil mi? 

evet siz de haklısını izlediğimiz yerli dizileirn büyük bir çoğunluğu böyle ama bir farkla. Bu dizi bir gizem dizisi olarak dünyaya pazarlanıyor. durum böyle olunca da her detay her bir sonraki sahnenin şaşırtması, ters köşe yapması lazım. Peki Atiye böyle bir dizi mi? Hiç zannetmiyorum.

Gelelim işin oyunculuk kısmına. Bence oyuncu seçimi tam bir felaket, yani yerli bir hikaye anlatılacaksa herhalde Türkiye'de akla gelecek ilk isim Beren Saat ve Mehmet Günsür değildir, ya da başka bir değişle olmamalıdır. Zira ikisi de hem fizik hem ses kullanımı açısından Türkiye'nin "massachuset" nahiyesine bağlı gibiler.

İkisi de son derece moder ve anlayamadığım bir şekilde ses tonlamaları tınıları ve ses renkleri açısından çok monoton çok düz ve hatta daha da ilerisi mıy mıy konuşan iki karakter.

Seçimin ana nedeni Beren'in güzel Mehmet'in de yakışıklı olmasıysa! soru şu: Gerçekten Türkiye'de daha güzel veya daha yakışıklı ve aynı zamanda daha yerel görünen  ve konuşan oyuncu yok muydu?

(oyuncu seçimine netfilix karar verdiyse elbette böyle olması normal öyleyse diyecek bir şey de yok zaten)

Medyaradar yazarı Murat Tolga Şen'in; Netfilix'in 2 Türk dizisini örnek göstererek anlatmaya çalıştığı durumdur. Murat Tolga Şen'e göre Netfilix, Özellikle Atiye gibi büyük bütçelerle çekmesi gereken gizem dizisinde gizemi set dekor ve kurgu ile yapacağına "kimsin sen Atiye" tarzı diyaloglarla yapmaya çalışıyor. Murat Tolga haksız mı? bence haklı? (bkz:link)

Milliyet Cadde yazarlarından Sina Koloğlu, Camdaki Kız romanından uyarlanan yeni bir dizi projesi ile Tuba Büyüküstün’ün yeniden sete çıkacağını köşesinden aşağıdaki şekide duyurduğu durumdur.

1- Dizinin yapımcı firması OG Yapım…

2- Tuba Büyüküstün ile anlaşma yapıldı.

3- Gülseren Budayıcıoğlu isimli yazarın çok satılan kitabı Camdaki Kız’dan uyarlama bir senaryosu olacak.

4- İstanbullu Gelin dizisi de Gülseren Budayıcıoğlu’nın Hayata Dön isimli eserinden uyarlanmıştı.

5-Proje Netflix’te yayınlanacak.

8 bölümden oluşan ilk sezon 11 nisan'da Netfilix'te yayınlanan jaime king'in başrolünde olduğu, zombi draması. z nation'ı yapan karl schaefer ve john hyams'ın elinden çıkan yeni bir efsane.

Türkiye’nin netfilix platformundaki ilk dizisi Muhafızın nerede çekildiğini merak edenler için buradan bilgi paylaşayım istedim. Hanımlar, beyler durum şu: Muhafız'da Çağatay Ulusoy'un hayat verdiği genç karakter Hakan'ın macerası İstanbul’un pek çok semtinde çekiliyor aslında.

Malum bir bölümü Hakan Karakterinin çalıştığı Kapalıçarşı’da diğer bölümleri dizinin ana konularından olan Ayasofya Cami ve Müzesi'nin bulunduğu Fatih'te çekiliyormuş.

Diğer yandan dizinin önemli karakterlerinden biri olan Okan Yalabık'ın hayat verdiği Faysal karakterinin şirket binası olarak kullanılan yer ise eski Mecidiyeköy'deki Ali Sami Yen Stadyumu'nun yerine yapılan binaymış.

Dizinin onay alan 2,3 ve 4. sezonlarının çekim mekanları yeni bölümler görücüye çıktıktan sonra anlaşılacak sanırım. Bu bilgilerin dışında bildiği başka çekim mekanı olan varsa ve yazarsa güzel olur biz de bilgileniriz.

Televizyonlar dizilere ara verip yerli ve yabancı film yayınlamaya başlayınca televizyon bende de yeniden sinemaya gitme isteği uyandı. Hazır hafta sonu da geliyor deyip sinema bileti ayarlayayım 2 kişi dedim.

Hay demez olaydım, O fiyatlar ne öyle ortalama bir sinemada promosyon diye kaktırdıkları 1 bilet + mısın + içecek 35 TL o da indirimli yani normalde 43-45 TL ama indirim yapıp 35 TL'ye veriyorlar.

35x2= 70 TL. Seans saatini beklerken içilen çay kahve ve sonrasında da en ucuzundan bir hamburger vb. yemeğe kalksak karnımız acıktığı için en az 60 TL'de bunlara gider etti mi sana 130 TL ulaşım vb. derken Düz hesap 150 TL.

Ulan aylık 150 TL versem Netfilix gibi platformlara ay boyunca ev rahatlığında mutfakta çık büfe yer içer en alasından dizi ve filmleri izlerin.

Saçarım sizin sinema salonunuza ve biletinize parayı mı sanıyorsunuz.

Çok beklersiniz...