Bülent BİRİCİK

bulent.biricik@hotmail.com
29.08.2019 / 10:29

Bülent BİRİCİK

Toplumsal duyarlılığın kıstası medyatiklik mi?

Emine Bulut cinayeti medyaya bağlı hayatlar yaşadığımızı bizlere bir kez daha gösterdi. Vicdanımızı, duyarlılıklarımızı, insanlığa dair hasletlerimizi artık medya sayesinde hatırlıyoruz. Medyanın gözümüzün önüne getirdikleriyle duygulanıyor, üzülüyor, seviniyor, sinirleniyor, ağlıyor ve kahroluyoruz.

İnsani hasletlerimiz medyanın olayları sunuş şekline bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor. Kanlı görüntüler, çığlıklar, ölmeden önce söylenmiş yüreğe dokunan sözler, yakınların feryatları ve geride kalan gözü yaşlı insanlar, görsel ve işitsel duyularımızdan süzülerek ruhumuza dokunuyor. Gördüklerimize ve duyduklarımız; olayın hikâyesi, şekli, yeri ve zamanı ile birleşince vicdanlarımız sızlıyor. Duymadıklarımıza, görmediklerimize, bilmediklerimize üzülmüyoruz bile…

Bir nevi medyanın vicdanlarımızı tahakküm altına aldığı ikiyüzlü hayatlar sürüyoruz. Sanki bu ülkede daha önce hiç kadın cinayeti işlenmemişçesine…

Oysa bu ülkede kadın cinayetleri hep vardı… Emine Bulut’tan saatler önce Konya’da 3 çocuk annesi bir kadın eşinin bıçak 20 bıçak darbesiyle can vermişti. Kanlı canlı ölüm görüntüleri medyada yer almadığından mıdır bilinmez, onun ve 2019'un ilk 7 ayında öldürülen diğer 245 kadının sonu maalesef aynı oldu. Bitmedi; 2013'te 237, 2014'te 294, 2015'te 303, 2016'da 328, 2017'de 409 ve 2018'de de 440 kadın kocalarından, sevgililerinden ya da nişanlılarından gördükleri şiddete kurban gitti. Kimi duyuldu, kiminin farkına bile varılmadı.

Emine Bulut cinayeti sadece birey olarak üzülmemizin yeterli olmadığını da gösterdi bize... Yeni kıstas; bizimle birlikte üzülen insanların niceliği… Sayının artması, rutine dönüşmüş kimi olayların toplumsal duyarlılığı harekete geçirmesine önayak oluyor. Ne zaman ki bir olayın görüntüleri sosyal medyada dolaşıma giriyor, işte o zaman televizyonlar ve gazeteler konunun üzerine gidiyor, haberlerin boyutu ve süresi büyüyor. Olayın yarattığı infialin boyutu büyüdüğünde ise ülkeyi yönetenler, siyasetçiler, futbol takımları, sivil toplum kuruluşları, bürokrasi ve diğer kurumlar harekete geçiyor. Kimileri üzülüyor, kimileri üzülmüş gibi yapıyor, kimileri de durumdan vazife çıkarmak için sarılıyor sosyal medyaya…

Tabii ki burada sosyal medya için ayrı bir parantez açmak gerekiyor.

Yaşanan bu acı olayın duyurulması ve toplumsal duyarlılığın oluşmasına aracılık etmesi elbette olumlu… Ancak sosyal medyanın bu kuralsız dünyasını hiç mi sorgulamayacağız? Acaba kızının gözü önünde can çekişerek ölen Emine Bulut’un son anlarını çeken kişinin gerçek niyeti neydi? O çekimi acaba anı olsun diye mi, toplumsal duyarlılığı ayağa kaldırmak için mi, arkadaşlarına gösterdiğinde onların vereceği şaşkınlıkla karışık tepki için mi, yoksa cinayet delili olsun diye mi yaptı?

Peki ya o annenin kan revan içindeki ölüm anını sosyal medyada paylaşanlar… Acaba onlara “toplumsal vicdanı göreve çağıran duyarlı yayıncılar mı”, yoksa “birkaç beğeni uğruna sosyal medyayı kullanan şuursuzlar topluluğu mu” diyeceğiz?

Emine Bulut cinayetinin ardından asıl konu bir yana bırakılıp, çekimi yapan 19 yaşındaki genç ve görüntülerin sosyal medyada paylaşımı gibi konular üzerinden tartışma başlatıldı.
Evet, bunlar tartışılmalı… Ama neden ülkemizde erkeklerin işlediği kadın cinayetlerinin sebebini tartışmıyoruz? Bu cinayetlerin sebeplerini araştırıp ortadan kaldırmadıkça bilmeliyiz ki Emine Bulut ve diğer ölen kadınların kanları hepimizin üzerine sıçrayacaktır.

Ve daha da önemlisi… Toplumsal vicdan medyanın tutsağı mıdır ki ölümün medyatik olanına üzülüp, medyatik olmayanına kayıtsız kalacağız?

Bu ülkede yeni Emine Bulut’lar ölmesin diye kendimizi sorgulayarak üzerimize düşeni yapmalıyız.

 
YORUMLAR

Yazarın Diğer Yazıları

>> Fox Haber ve Portakal'ın yeni hayatı... - 05.10.2020
>> Fatih Portakal ve Fox üzerine - 04.09.2020
>> Siyasal iletişim ve dijital dil - 17.07.2020
>> Ana akım medyanın yerini Youtube mi alıyor? - 28.05.2020
>> Medyada virüs etkisi - 24.04.2020
Medyaloji Yazarları
Halef R.  VAYIS Neslihan KABAOĞLU Meltem AŞCİ Hüseyin MOVİT
Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz…
Tüm Yazarlar