Türk sineması Yeşilçam türlerini yeniden hayata geçiriyor. Eskinin düşük maddi imkânlarla yapılmış filmleri şimdinin üstün teknik imkânlarıyla yeniden can buluyor. Amerikan taklidi korku-polisiye türler de yerel türler olarak yeniden doğmaya devam ediyor.

Türk sinemasının türleri yemden ve capcanlı olarak aramıza geri döndü. Peki 2007 yılından itibaren senede 100’e yaklaşan film üretiminde seyircinin aşina olduğu dramatik, komedi ve sanat filmlerinin dışında başka hangi türlerde film yapılıyor?

Klasik Yeşilçam döneminin galibi melodramdır. Üretim açısından melodramı takip eden özel türler var: Macera, tarihsel ve bilim kurgu filmleri. 2OOO’li yıllarda Türk sineması yeni türler üretti mi?

Bu sorunun cevabı gişede beğenilen yeni yapımlarda gizli. Parodi, korku ve polisiye yeni türler olarak var. Melodram ise Babam ve Oğlum, 120 gibi istisnalar dışında dizilerde devam ediyor.

Komedi kendini stand-up aktör-senarist yaratıcılar ile gençlik komedileri olarak kendisini gösteriyor. Gişedeki tercihlere bakıldığında G.O.R.A., Kahpe Bizans gibi 1970’lerin Yeşilçam türlerini yeniden ele alan parodi filmlerinin milyonlarca seyirci tarafından beğenildiğini görürüz.

SİNEMADA TÜRLER ZAMAN İÇİNDE GELİŞİR

Türlerin tamım zaman içinde gelişir. Önce anlatı bakımından gişede başarılı olan filmler zaman içinde yapımcılar tarafından formüle edilerek tekrarlanmaya başlanır. Seyirci ilgisi devam ettikçe diğer yapımcılar da bu formülleri tekrarlar. En sonunda eleştirmenler bu türleri adlandırır.

Western, bilim kurgu, dedektif filmleri Amerikan sinemasında bildiğimiz kültürel kodlarla dolu türlerdir. Türleri tanımlayan ikonografik, anlatimsal, kültürel özellikler onları sınıflandırmamızı kolaylaş tınr.

Örneğin bilim kurgu türünde robotlar, uzay gemileri türü görseller ikonik, çılgın mucidin teknolojiyi yanlış kullanması türü karakter ve öykü özellikleri anlatimsal, teknolojinin mutluluk getirmediği aksine yabancılaşma yarattığı teması ise kültürel özelliğidir.

Yeşilçam sinemasında ise üç önemli tür vardır: Melodram, tarihsel- macera ve bilim kurgu. Yeşilçam sinemasında üretimin zirve yaptığı yıllara bakıldığında 1970-79 arası 2083 filmden 643’ü melodram, 8O’i tarihi ve 36’sı bilim kurgudur. 2OOO’li yıllarda ise melodram ara ara sinemada görülse de komedi filmleri ve en çok da parodi filmleri gişe yapmıştır.

Yeşilçam’ın türlerinin, ikonik ve anlatısal olarak taklit/yerelleştirmeyi kullanmasının ve modernleşmenin sorunsallarım türler üzerinden çözmeye çalışmasının iki önemli işlevi olmuştur.

Parodinin yükselişinin ardında işte bu modernizm eleştirisi yatmaktadır. Kentleşme ve sorunlarını çözümlemeye çalışan ve kadının görünürlüğünü sorgulayan melodram Arabesk ve Ömerçip gibi filmlerde kadının özgür ve bağımsızlığı vurgulanarak çökertilmiştir. Aynı şekilde teknolojik olarak geri kalma kompleksini sorunsallaştıran bilim kurgu filmine yerel anlatım ve üstün teknolojik yetkinlik ile G.O.R.A. karşılık verir. Arif Türk karakterinde Cem Yılmaz hem teknoloji ve insani olan değerlerle barışıktır hem de filmin kendisi Hollywood görsel efektlerinin teknolojisi ile baş edebilen kalitede olduğuna özellikle vurgu yapar. Kahpe Bizans ise 1923 soması ulus-devlet olma çabasında olan Türkiye’de Kara Murat, Tarkan gibi filmlerde rastlanan anakronistik etnik milliyetçilik ile alay eder.

KORKU FİLMLERİ HOLLYWOOD’DAN UYARLAMA

Tüm bu türlerin üstüne daha önce Türk sinemasında olmadığı düşünülen ama 2000 sonrası düzenli olarak seyirciye ulaşan yeni türler de eklenebilir. Sis ve Gece, Ejder Kapanı, Av Mevsimi, Behzat Ç. polisiye türünün başarılı örnekleri oldular.

Bu filmlerde toplumsal paranoya, adaletsizlikle kişisel hesaplaşma gibi temalar ön planda yer alır. Yeşilçam tarihinde suç ve polislerle ilgili filmler de oldu:

Kanun Namına (1952), Zehir Kaçakçıları (1952), İstanbul Canavarı (1953), Kör Kuyu (1957), İstanbul Macerası (1958), Kurşunum Imzamdır (1964), Fişek Necmi (1965), Tilki Selim (1966), Kızıl Tehlike (1967), Cehennem Takibi (1969), Katil Kim (1971), Babanın Arkadaşı (1972), Ölüm Yolcusu (1974), Mavi Mercedes (1977). Cüneyt Arkın ise 1970’lerin polisiye filmlerinde en çok görülen oyuncudur: Cemil (1975), insan Avcısı (1975), Cemil Dönüyor (1977), Görünmeyen Düşman (1978), Ölüm Görevi (1978), Kanun Gücü (1979), Vazife Uğruna (1986), Polis Dosyası (1989). 1980’lerde uyuşturucuya karşı savaş da polisiye filmlerin önde gelen konusu olmuştur: Beyaz Ölüm (1983), Eroin Hattı (1985), Kıskıvrak (1986).

Korku ise başka bir tür olarak yeniden öne çıkar. Yeşilçam’ın klasik dönemindeki korku filmleri Hollywood vampir ve zombi filmlerinin uyarlamalarıdır: Çığlık (1949), Drakula İstanbul’da (1953), Ölüm Saati (1954), Ölüler Konuşmaz Ki (1970), Şeytan (1974) gibi.

Yeni korku sineması ise dini korkular ve suç-günah kabul edilebilecek bir vicdani pişmanlığın maddeleşerek suçlulardan intikam alması temasını işler: Okul (2003), Büyü (2004), 2004-2007 yıllan arası Dabbe, Araf, Gomeda, Gen, Semum, Cehennem, Musallat. Bu filmlerde estetik teknik olarak Japon sinemasında gelişen ve Tan Tolga Demirci’nin değişiyle “psikanalitik olarak anne-sorunsallı doğu korku sineması”na öykünen filmler vardır. Dabbe ve Semum,

Ring ve Grudge filmlerinin estetiğini taşımakla beraber Islami öğeleri kullanarak Batı korku sinemasına alternatif, elle tutulamayan vicdani korkuyu simgeleyen ruh-cin-zebani türü varlıkların lanetiyle ilgilenir.

DİNİ SİNEMA SEYİRCİ TOPLUYOR

Dini sinema Hür Adam ile 2 milyon seyirci buldu. Dini önemi olan kişiliklerin yaşam öykülerinin estetik olarak sade anlatılan filmlerin sayısında artış olabilir. Dini sinemanın öncüleri Yücel Çakmaklı (Minyeli Abdullah), Salih Diriklik (Gençlik Köprüsü), Mesut Uçakan (Yalnız Değilsiniz), İsmail Güneş (Sözün Bittiği Yer) kültürel yozlaşma, türban sorunu, modernleşme ile hesaplaşma sorunsallarım muhafazakar açıdan inceliyor. Tam da dini filmlerde canlanma varken en şaşırtanı bir animasyon film oldu. Allah’ın Sadık Kulu -Barla, 2 milyon seyirci yakalayarak en başardı Türk animasyon filmi oldu.

Dini sinema sektörünü canlandıran bu gelişme uzun metrajlı çizgi film yapımlarına yol açacak. Oysa ilk Türk uzun metrajlı çizgi filmi Evvel Zaman içinde, banyo işlemleri için Hollywood’a gitmiş ve orada kaybolmuştu. Bugün tek tük kareleri bulunan bu film belki de Amerikaldarca sektörlerine vurabilecek olası bir darbe korkusuyla yok edddi. Bundan sonraki çizgi filmler kısa ve seyrek oldu. Tonguç Yaşar-Sezer Tansuğ’un Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü ve Tan Oral’ın Sansür filmi deneysel örnekler arasında yer alıyor.

Yeni Türkiye sinemasında Yeşilçam’dan gelen türler yeni bakış açıları ve teknoloji de günümüze uyarlanarak gişede başardı olan filmler üretmektedir. Özellikle parodi filmleri üç klasik türü alaya alırken bir yandan da yeniden üretir. Daha marjinal kalan korku ve polisiye türler ise günümüze ait yeni toplumsal sorunsalları ekranda çözümler. Dini sinema ve animasyon ise önümüzdeki 10 ydda beklenmedik yeni açılımlarda bulunacaktır.

not: (http://panorama.khas.edu.tr'den Murat Akser'in makelesinden alınmıştır)

(0) (0)
noi 07.10.2019 11:50

türkler isterlerse aslınca çok güzel korku filmleri yapılır. zira türkiyede korku duygusu sözlü edebiyat üzerinden çok güçlü bir şekilde korunmuş ve zengin bir karakter bütünlüğüne sahiptir.

(0) (0)
barishasan 07.10.2019 11:56

Türkiye'de gerçekten kaliteli korku filmleri yapılıyor. Dinsel öğelerle bunu harmanlayınca tadından yenmiyo hatta

(0) (0)
foks 07.10.2019 16:17

Rumuz:
veya
Üyeliğin ile yazmak için giriş yap veya kayıt ol