"Benim ilk kartvizitle karşılaşmam siyah beyaz Türk filmlerinde oldu. O filmlerde kahramanımız ilk 40-50 dakikalık süreçlerde büyük acılar çeker, sonra ilk bir iki dakikalık film süresinde bir şekilde eline kartvizit geçerdi. Bu kartvizit kahramanın bütün hayatını ve filmin bütün akışını değiştirirdi. Bu kartvizitlerde adı ve iletişim bilgileri yer alan amcalar konaklarda veya Boğaz’daki yalılarda yaşardı. O filmlerin bu güçlü insanları işe felan gitmez, tüm işlerini bu evlerdeki çalışma odalarından yürütürlerdi. Hiç şüphesiz o dönemin CEO’ları bu amcaların avukatlarıydı. Avukatlık mesleğini yapan insanlar aynı zamanda o zamanın CEO’larıydı. Bu yaşlı amcalar sabahlıklarıyla çalışır, Avrupa başkentleri ile telefonla görüşür, Anadolu’ya telgraf gönderirlerdi. O zamanın kartvizit sahipleri iyi insanlardı. Sonraki dönemlerde kartvizit kullanan insanlarla mukayese bile edilmezdi. 

Sonra kartvizitleri sinemamızda Ali Rıza Emmilerin devrinde gördüm. Kırsalda yolu bir şekilde İstanbul ve Ankara’ya düşen – ki o zamanlar İzmir Büyükşehir kabul edilmezdi. – kırsalda yaşayan filmlerdeki kahramanlarımızın suretlerini dahi bilmedikleri, çoğunlukla babalarının akrabası ya da ahbabı olan Ali Rıza Emmi’leri vardı. Ali Rıza Emmiler aslen Kayseri gibi orta Anadolu şehirlerinden büyük şehre gelmiş, bu 2 şehirde esnaflık yapan takım elbiseli, çoğunlukla orta yaşlı ve bıyıklı abilerdi. Menfaatleri olmadan yağmurlu havada su vermezlerdi. O dönemin Türkiye’sinde, Kayseri ve Adana gibi yerlerde, şehir merkezlerinde bile herkes herkesi tanırdı. O yüzden Ali Rıza Emmileri İstanbul ve Ankara’da herkesin tanımaması o devir kırsalda yaşayan insanlar için anormal bir durumdu. Genelde filmin komedisi buradan üretilirdi.

Sonra kartvizit network ve iş bitirme aracına dönüştü. Sinemamızda bu kez kahramanlarımızın güçlü bir tanıdığı olurdu. Onun verdiği kartvizit sayesinde randevular alınır ve iş bitirilirdi.

Sonra çok daha tuhaf bir şey oldu. Kartivizit olayı “hamili yakınımdır, işini görün.” Anlamıma gelmeye başladı.

En komiği de şuydu: Kartvizit ile tahsilat ve dolandırıcılık devri başladı. Sinemamızda çok büyük rütbeli adamlar adına kartvizitler üreten kalpazanlar çıktı. Bu dolandırıcılık ve tahsilatta kullanılmaya başladı. Sanırım bu devirde ve sonraki süreçlerde kartvizitlerin arkasına paraf atılır oldu.

Takvimler 80’leri gösterdiğinde kartvizitler bu kez zamparalıkta kullanılmaya başlandı. Hiç şüphesiz o zamanki sinemamızda bu sahneleri Ahu Tuğba ve Neriman Köksal canlandırırdı. Ahu Tuğba villada yaşayan kötü yola düşmüş ama namuslu olmayı özleyen bir kadındı. Neriman Köksal’da onun yardımcısı ve yancısıydı. Ahu Tuğba ile yemek yemek isteyen yine bıyıklı ve takım elbiseli abimizden genelde sabahın köründe bir demek çiçek ve çiçeğin yanında bir paket gelirdi. Kapıyı Neriman Köksal açar, çiçeği görünce sevinir ama kutuyu görünce sevinç çığlığını basardı. Sonra hızlı adımlarla salondan yan odadaki Ahu Tuğba’nın yanına geçerdi. Ahu Tuğba bu esnada gecelikli olur ve sigara içerdi. Sonra birkaç namuslu kadın lafı eder, Neriman Köksal ya onun bu halini fırçalar ya da gaz verip neşesini yerine getirmeye çalışırdı. Sonra Ahu Tuğba kendini toplar, çiçek buketinin ortasında bulunan veya mücevher kutusuna yapışık olan kartviziti alır. Çiçeği ve mücevheri gönderen cömert ve yüksek gönüllü abimizi arar, yatak odası sesi ile “Bu akşam yemek yeme davetini kabul ettiğini söylerdi.”

En vahim sahnelerde şunlardı sanırım. Cüneyt Arkın memleketi kurtarmayı bırakmıştı. Ama o dönem memleketin galiba kurtarılmaya da ihtiyacı kalmamıştı. Deli Yürek ve Polat Alemdar henüz doğmamıştı. Galiba sadece bu aralıkta memleketimizin kurtarılmaya ihtiyacı olmadı. Cüneyt Abimiz saçlarına ak düşmüş, biraz göbekli bir polis amca olarak hayatımıza yeniden girdi. Bu kez uyuşturucu belasından mafyadan gençlerimizi kurtarıyordu. Bu filmlerde kartvizitleri daha çok filmdeki kuryeler kullanmaya başladı.

Kartvizitler üzerinden bir memleketin kültürü, görgüsü ve ekonomisi iyi okunur. Bugün kartvizitlerin fonksiyonunu sosyal medya mecraları görse bile kartvizit olayı kurumsal kimliğin önemli bir parçası olmaya devam edecektir.

İnşallah kartvizitler artık daha çok amacı doğrultusunda kullanılır.

Ve iyi insanların elinde olur.”

No: Yükarıdaki yazı Leon İstanbul İletişim Danışmanlığı'ndan Remzi Kalafat'ın bir paylaşımından alıntılanmıştır. (bkz:link)

Sürpriz bir kararla 15 Haziran'da evlenen güzel oyuncu Müge Boz, gittiği balayında telefonunu maymuna kaptırdı.

Müge Boz ve Caner Erdeniz sokakta gördükleri bir maymuna meyve verdi. Müge Boz ardından paylaştığı videoda Caner Erdeniz'in meyve verdiği anda telefonunu maymuna kaptırdı. Maymun telefonu elinden alırken çığlık attığını söyleyen Boz çevredeki insanlara "Help! Help!" diyerek nasıl yardım istediğini anlattı.

Çin'de medya şirketleri akıllı telefon kullanıcılarını hedef alarak dikey dizi formatını denemeye başladı. Bu denemenin başaralı olmaması hiç bir neden yokken en çok izlenen videoların Instagram, Snapchat ve Facebook'taki hikayeler bölümündeki videolar olduğu ve bu videolarında dikey olduğunu düşünürsek bu tarz diziler de bence tutabilir. 

Bir türlü gerçekçi yapılamayan sahnelerdir. Diziden birileri telefonla konuşurken asla birbirinin sözünü kesmezler çok saygılılardır. Bir taraf mutlaka sessizce triplere girer ve mimik yapar. Bu sırada öbür taraftaki kişi çok saygılı bir şekilde asla söz kesmezler.

Emre Aşık ile Yağmur Sarnıç arasındaki problemler, henüz çözüme kavuşamadı.

Hukuk önünde haklarını arayan ikili, Beyaz TV'de ekrana gelen Beyaz Magazin adlı programda karşı karşıya geldi.

Emre Aşık, kendisinin haklı olduğunu uzun süre anlattı.

Aşık'ın açıklamalarının ardından Yağmur Sarnıç, telefonla canlı yayına bağlandı.

Olaylar bundan sonra başladı.

Londra Kulesi'ndeki Crown Jewels Muhafızı, güvenlik kamerasından ziyaretçileri izlemek yerine, cinsel içerikli film izlerken görüntülendi.

Siyah üniformalı Crown Jewels muhafızı görev başında elinde cep telefonu esmer bir kadının olduğu cinsel ilişki filmine odaklandı. Kraliyet çalışanının üniforma ve şapkasıyla görev başında çekilen bu görüntü, bir meslektaşı tarafından vardiya değişim saatinde gizlice çekildi.

Gardiyan, vardiyayı devralan kişinin arkasından geldiğini duymadı, bu yüzden bu şekilde yakalandı. Bu görüntü WhatsApp'ta paylaşıldı ve sosyal medyada hızla yayıldı.Fotoğraf bir WhatsApp grubuna açık bir şekilde gönderildi.

Samsung, Avustralya'da kullanıcılara reklamlar aracılığıyla yanıltıcı bilgiler verdiği için ceza alabilir. Avustralya Rekabet ve Tüketici Komisyonu (ACCC), dün yaptığı basın açıklamasında, Samsung'un suya dayanıklılık konusunda yanıltıcı reklamlar yayınladığı için şirkete dava açıldığı belirtilmiş.

Davanın, Samsung reklamlarında telefonlarının suya dayanıklı olduğu, yüzerken ya da sörf yaparken de kullanılabileceğini içeren yanlış bilgi verildiği suçlamasıyla açıldığı kaydediliyor. (bkz:link)

Sunucu ve oyuncu Canan Tuğaner’in yeni adresi belli oldu.

Deneyimli spiker bundan böyle Beşiktaş Belediyesi’nde basın danışmanı olarak görev yapacak.

Canan Tuğaner, 2017 yılında Büyükada'da bikinili haldeyken cep telefonuyla görüntülerini çeken İranlı bir kişiyle tartışıp kafa atmış ve uzun süre gündemde kalmıştı.

Marmaris'e 14 kilometre uzaklıktaki İçmeler Mahallesi'nde bulunan bir otelin sahilindeki plaj partisinde DJ kabininde birbirinden hareketli müzikleri çalan ve çoğunlukla yabancı şarkılara eşlik eden Durmaz, hem eğlendi hem eğlendirdi. Partiye katılan ve çoğunluğu 18-30 yaş arasında olan çok sayıda kişi, cep telefonlarıyla Durmaz'ı görüntüledi.

Takipçilerinin telefonlarını da gören Durmaz, şovuna şov kattı.

Odatv’nin edindiği bilgilere göre; 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, ilk olarak A Haber’i aradı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canlı bağlantı yapmak istediği ve darbe girişimine karşı halkı sokağa çağıracağı aktarıldı. A Haber yetkililerinin Hasan Doğan’a yanıtının ise “Hazırlık yapalım size dönelim” olduğu belirtildi. Hasan Doğan’ın telefonunun ardından A Haber’de yayına ilişkin tartışma yaşandı. Kanal içinde konuşulanlara göre bazı isimler buna itiraz etti.

A Haber yetkililerinin daha sonra Hasan Doğan’ın telefonlarına çıkmadığı da gelen bilgiler arasında. 

Nagehan Alçı’nın kendisi hakkında yaptığı üslup eleştirilerine Süleyman Soylu, Habertürk’teki Türkiye’nin Nabzı programına telefonla bağlanarak yanıt verdi. Alçı’nın Soylu’nun sandığı küçümsediği yorumuna yanıt veren Soylu “Bu bana haksızlıktır” açıklamasını yaptı.

Soylu, “Dün seçim bitmiştir. Ben şuna çok üzülürüm. Yaklaşık 50 gün İstanbul’da sokak sokak gezdik. Ömrümüz milletin ayağına gitmekle geçti.  Nagehan hanım diyor ki “Sandığı küçümsemek” diyor.

Birçok meselede kendisini doğru bilgilendirmeye çalıştım. Söylediğim cümle şu; Seçim sonuçlarıyla ilgili soru sorduklarında çok net şunu ifade ettim; 31 Mart sonrasında anti demokrasiyle suçlayanlar dün akşam çığlık atıyorlardı.” Dedi. (bkz. link)

Seçim sonuçları netleşmeye başladığında Habertürk ekranları ilginç görüntülere sahne oldu. Seçim yayınının moderatörü Didem Arslan Yılmaz'ın "Binali Yıldırım birazdan açıklama yapacak" sözleri üzerine Nagehan Alçı, "Kaybettik açıklaması yapacak" demesiyle stüdyoda soğuk rüzgarlar esti. Nagehan Alçı, daha sonra Didem Yılmaz'a yayından ayrılmak zorunda olduğunu ileterek stüdyoyu terk etti. Alçı, stüdyodan ayrılırken, Fatih Altaylı, "Nagehan'ın meşhur cep telefonuna, meşhur mesaj geldi anlaşılan" diyerek Nagehan Alçı'ya takıldı.

Fenomen dizi İstanbullu Gelin'in finalinde, Süreyya'nın, Faruk ve kızıyla yaptığı Facetime konuşmasındaki büyük hata sosyal medyada dalga konusu olmuş. (bkz. link)

Görüntülü konuşma sırasında Süreyya, baba kızın izlerken ekrana gelen görüntüde cep telefonunun olması izleyenleri şoke etti! Kamera ile çekilen görüntü, görüntülü telefon ekranı gibi kullanılmıştı ama karşıdaki kişinin böyle bir görüntü izlemesi mümkün değildi! Aslında sahne doğru kare ile başlamıştı. Yani iki kişinin görüntülü konuşmada gördüğü ekran görüntüsü normaldi. Ancak sahnenin devamında araya giren kısa süreli bir görüntüde Faruk'un elinde telefon olan hali bir kaç saniyelik de olsa dikkat çekti. Sahnede direk telefon görüntüsünü kullanmak yerine, kamera açısını kullanınca, ortaya tuhaf bir durum çıktı.

Antalya'da 12 yıldır mezar yapımı işiyle uğraşan Mehmet Çetin, iş yerinin önüne kendi mezarını yapmış. Andızlı Mezarlığı'nın karşısındaki dükkanına Çetin'in teşhir amaçlı adı, soyadı ve telefon numarası yazılı mezar, yoldan geçenlerin ilgi odağı olmuş. Reklam amacıyla mezarını yaptıran Çetin, kabrin yanına da sanatçı Tarkan'ın fotoğrafının yer aldığı mezar taşı hazırlamış.

Duayen gazeteci Uğur Dündar, CNN Türk’te yayınlanan Ahmet Hakan'ın sunduğu Tarafsız Bölge programa telefonla katıldı. Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasında pazar günü gerçekleştirilecek ortak canlı yayın programının moderatörlüğünü neden kabul etmediğini açıklayan Dündar, "Bir vazgeçme söz konusu değil. Daha teklif aşamasında toplumda korkunç boyutta kutuplaşma oldu. Linç girişimi, manipülasyon başladı. Benim gibi deneyimli birinin bunu fark etmemesi imkansız. Bana düşen bu kutuplaşmayı göstermektir. Toplulumuz şimdiye kadar hiç hissetmediğimiz kadar kutuplaşmış durumda. Bu gidişle farklı görüştekilerin bir arada yaşaması imkansız hale gelecek. Bizim bu sorunu bir an önce halletmemiz gerekiyor" demiş. (bkz. link)

İddiaya göre Mecidiyeköy'deki bir AVM'ye giden oyuncu Dilara Tor'un; X-Ray cihazından geçerken Taygun A. isimli bir kişinin cep telefonunu alması ve konunun mahkemeye taşınması durumudur.

Sette geçirdiği kaza sonrası uzun süre yoğun bakımda kalan oyuncu Cem Özer, eşiyle ortak arkadaşları olan bir kadınla el ele görüntülendi. Konu hakkında açıklama yapmak için 2. Sayfa programına telefona bağlanan Özer, çileden çıktı. 

Cem Özer, birlikte görüntülendiği kadının eşiyle ortak arkadaşları olduğunu ve aralarında aşk ilişkisi bulunmadığını söyledi: "Hanımefendi iş insanı. Kendisi aile dostumuz. Bir önceki gece yaşadığı sıkıntılardan dolayı psikolojisi bozulmuş. Beni aradı, buluşup sohbet ettik. Dost tesellisi diyebiliriz. Dostane bir şekilde el ele tutuştuk. Gizli saklı bir durum olsa orada ne işimiz var?"

Eski TRT spikeri Ahmet Cihat Sancar, TRT’nin Cemal Kaşıkçı cinayeti döneminde Suud yönetimini hedef almayı yasakladığını belirtti.

Ahmet Cihat Sancar, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada bir canlı yayın esnasında yaşadıklarını anlattı. “Canlı yayında ‘Cemal Kaşıkçı’nın katili Suud yönetimidir. Aynı katiller #Yemen’de binlerce masumu şehid ediyor’ dediğimde kulağımda yönetmenimin sesi” diyen Sancar, gelen tepkiyi şöyle yazdı:

“Ahmet Cihat telefon geldi. Suud yönetimine çok giydirme bu sene Hac kotamızı artıracaklar. İlişkilere zarar vermeyelim.”

Müge Anlı, henüz 1.5 yaşındayken abisiyle beraber parka terk edilen Kader Çeliktepe adlı genç kızı tam 17 yıl sonra ailesine kavuşturmuştur. Tabii bu buluşma telefonda oldu ama yine de baya bi duygusaldı. Ağlamayan kalpsizdir yani, çok net.

Merve Boluğur, cep telefonuna geçen günlerde tanımadığı bir kişiden gelen mesajla şok oldu. Mesajı gönderen kişi, elinde Boluğur'a ait müstehcen fotoğraf ve görüntü olduğunu iddia ederek para istedi. Merve Boluğur'u, "Fotoğraflarını sosyal medyada yayarım" diyerek tehdit eden kişi, oyuncudan para istedi. Mesajın gönderildiği numaranın, yurt dışına kayıtlı olduğu belirlendi. (bkz:link)