Şu an televizyon önümde açık ve cevap soruda adlı bilgi yarışması (yapımcı, sunucu ve yarışanlar böyle sandığı için yazıyorum) laubali sunucu bayan yarışmacının yanlış cevabına;

-yeni ruj sürmüş te göstermeye çalışıyor gibisiniz. Diye aşağılayıcı, kırıcı ve televizyonda şahit olmak istemeyeceğim türden bir söylemde bulundu.

Bu nasıl bir yayıncılık, amaç nedir insanları aşağılamak mı? Gülmemizi mi bekliyorsunuz bu etik olmayan söylemlere davranışlarınıza.

RTÜK de dahil olmak üzere denetleyici kurumlara bu saçma programı ve terbiye almamış sunucusunu şikayet edeceğim. Kadına şiddet sadece fiziki bir eylem değildir.

Son dönem izleyiciler kadar RTÜK'ten de ayar üstüne ayar yiyen gündüz kuşağının en bilinen programlarından biri olan Müge Anlı ile Tatlı Sert'te yaşanan tuhaf olaydır.

Programa 6 gündür kayıp olan 18 yaşındaki kızı Melisa’yı aramak için gelen anne, sunucunun yaptığı bir telefon görüşmesi sonucu kızının evlendiğini duyunca akıllara ziyan bir ruh haline girmiş.

“Ben baktım büyüttüm onu. Benim çocuğumun üstünde ne hakkın var da nikah kıydın ona. Öğrenci o. Madem böyle bir şey vardı geldin kapıma kız istedin mi?” demiş.

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin tarafından kanallara göndeilen gönderilen ihtar yazısının sondak 2. metninde geçen uyarı bölümüdür.

“Yeni yayın dönemi ile birlikte kuşak programlarında, toplumun millî ve manevi değerleri ile genel ahlaka ve Ailenin korunması ilkesine aykırı yayın yapıldığına dair Üst Kurulumuza CİMER, RTÜK İletişim Merkezi ve yazılı kanallardan (kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ya da kişisel başvurular) her geçen gün artan sayıda bildirimler ulaşmaktadır. Bu tür yayınların geneli değerlendirildiğinde, içeriği oluşturan konuların daha çok eşlerin birbirlerini aldatması, çarpık ilişkiler gibi toplumun millî ve manevi değerleri ile bağdaşmayan ve Türk aile yapısına uymayan olaylar üzerine odaklandığı tespit edilmiştir. Bu programlarda, program konuklarının özel hayatları en ince ayrıntılarına kadar deşifre edilmekte ve kişilerin toplumla paylaşmak istemedikleri mahrem hususlar ekranlara yansıtılmaktadır. Programlarda, konuklara ait özel bilgilerin, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na aykırılık teşkil edecek ve suç oluşturacak şekilde paylaşıldığı görülmektedir. Yayınlara katılanların temel hak ve özgürlüklerini etkileyen bu duruma ilişkin olarak Kişisel Verileri Koruma Kurumu'ndan pek çok şikâyet Üst Kurulumuza iletilmektedir.

Mikro ölçekte aileyi, makro ölçekte ise toplumu ilgilendiren problemler ele alınırken programda kendini ifade etme imkânı verilen kişiler, çeşitli mahrem konuları stüdyo ortamından tüm ülkenin gündemine taşınabilecek şekilde içerik ve ayrıntılı tasvirler ile gözler önüne sermektedir. Canlı yayında yapılan tartışmalar esnasında programa katılan kişilerin ekran karşısında olduklarını unuttukları ve uygun olmayan davranışlarda bulundukları, eleştiri sınırlarını aştıkları, kişilere yönelik hakarete varan küçük düşürücü ifadeler kullandıkları, zaman zaman program konuklarının argo ve küfürlü ifadelere başvurdukları görülmektedir. Yukarıda saydığımız tüm hususlar göz önünde bulundurulduğunda, medya hizmet sağlayıcı kuruluşların sadece ticari birer işletme değil aynı zamanda demokrasilerde dördüncü güç olarak tanımlanmış, toplumsal sorumluluklara sahip kuruluşlar oldukları unutulmamalıdır. Medya hizmet sağlayıcıların bu vasfı onlara kamusal sorumluluk bilinciyle hareket etme sorumluluğunu da yüklemektedir. Bu tür programlarla ilgili daha önce defalarca açıklamalarımızda belirttiğimiz gibi yoğunluklu izleyici kitlesi olan Kadınlarımızın sağlığına ve mikro düzeyde aile ekonomilerine katkıda bulunacak becerilerinin geliştirilmesine yönelik içeriklere yer verilmesi hedeflenmelidir. Her ne kadar ciddi bir izlenme payına sahip olsa da yapılan araştırmalar, izleyicilerin önemli bir bölümünün bu tür programların sakıncalı olduğunu düşündükleri gerçeğini ortaya koymaktadır. Bahsedilen hususların dikkate alınmaması durumunda daha önceki örneklerinde olduğu gibi izleyiciler ve kamuoyunun haklı şikâyetleri karşısında bu tür programların topyekûn yayından kaldırılması zorunluluğu da gündeme gelebilecektir ki böyle bir nihai gelişimi arzu etmediğimizi tekraren belirtmek isteriz.

 
Medya hizmet sağlayıcıların Üst Kurulumuzun denetim ve cezalandırmasından ziyade kendi özdenetimlerini yapmaları arzulanan bir durumdur. Zaten kamusal kuruluş olmaları, medya hizmet sağlayıcıların bazı etik değerlere uymalarını da zorunlu hâle getirmektedir. Üst Kurulumuzun amacı tüm topluma örnek olacak, insanların rahatça izleyebileceği temiz bir ekran oluşturmaktır. Üst Kurulumuz bu amaca yayın kuruluşlarıyla birlikte çalışarak eş güdüm içerisinde ulaşmayı hedeflemektedir. Bu kapsamda oluşturulan etik ilkelere yayıncı kuruluşların uyması hem bizlerin hem de toplumun beklentisidir. Medya kuruluşlarından ricamız kuşak programlarını hazırlarken gereken hassasiyeti göstermeleridir. Ayrıca daha sonra istenmeyen müeyyide uygulamaları ile karşılaşmamak adına konunun hassasiyetle değerlendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için bilgi ve gereğini rica ederim.”

Gürültü Ailesinden adını hatırlayamadığım belki tüm çizgi filmlerinde abuk sabuk şeyler oluyor. Kesinlikle sakıncalı...

Kavga. Cinsel mesaj. Her şey var... Örneğin birkaç bölümünde alvin sürekli öğretmeninin peşinden koşup duruyordu.

Ama tabi öğretmenini sevdiği ya da eğitim için değil. Öğretmenine aşıkmış da o yüzden peşinden koşuyor. Alın sonra çocuk istismarı...

RTÜK her bir haltı abuk subuk sebeplerle engelleyeceğine bunlara baksın!

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin'in Sabah gazetesinden Tuğba Kalçık’a yaptığı açıklama ile ortaya çıkan gerçektir.

‘Kadın programları da son günlerde çok gündeme geliyor. Buna yönelik bir düzenleme düşünüyor musunuz?’ sorusuna cevap veren Ebubekir Şahin, “Kadın kuşağı çok reyting alan ve izlenen bir dilim. Kadınlarımız da izliyor, çocuklarımız da. Bize bu programlarla ilgili çok fazla şikayet geliyor. Geçtiğimiz günlerde aşırıya kaçanlara ceza vermek zorunda kaldık. Bu programların içeriğini dönüştürmemiz gerekiyor. Tüm bu programları yapanlarla ve kanallarla bir toplantı yapmayı planlıyoruz. Programları kaldırmayı düşünmüyoruz ama içeriğinin mutlaka kamu yararına olacak şekilde evrilmesi gerekiyor. Yakın zamanda bunun için gerekli adımları da atacağız” demiş.

Güldür Güldür Show'un küpeli ve parmak arası terlik giymiş bir imamın da yer aldığı skeç imamları rahatsız etti. Türk Diyanet-Sen, yapılanın "dini değerlerini ve dini inançlarını alaya almak" olduğunu öne sürüp RTÜK'ü göreve çağırmış.

Dini mevzular derin işlerken dikkatli olmakta fayda var.

Aynı Programın aşağıdaki imam skeci de çok fazla tepki aldı!

RTÜK'ten yapılan açıklamada, televizyonlarda birbirinden farklı birçok konuda programlar yayınlandığı, bu programlara alanlarında uzman olduğu belirtilen kişilerin konuk olarak katıldığı anımsatıldı.

Bu kişilerin bir kısmının gün içinde içerik olarak birbiriyle alakası bulunmayan programlara katılarak sanki her alanın uzmanıymış gibi her programda hukukçu, terör uzmanı, siyaset bilimci, sağlık bilimci, deprem bilimci ve benzeri farklı unvanlar kullanmak suretiyle gündemde hangi konular varsa onun üzerine yorum yaptıkları aktarılan açıklamada, uzman olduklarını iddia ettikleri alanlarında yeterli derecede bilgi sahibi olmayan bu kişilerden bir kısmının yaptıkları değerlendirmelerin kamuoyunu bilinçlendirmekten ziyade yanlış yönlendirdiği ifade edildi.

Kaynak : EGE HABER

Tivitrend yazarlarından Omerdas'ın 31.07.2019 tarihinde yaptığı şu (bkz:link) tavsiyeden de anlaşılacağı üzere bir Kore yapımı olan 7. Koğuş Mücizesi filminin yerli versiyonu için başlayan polemiktir.

Milliyet gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu, Türkiye'nin 93’üncü Akademi Ödülleri (Oscar) için ‘En İyi Uluslararası Film’ dalında 7. Koğuştaki Mucize filmini aday göstermesini eleştiren Gani Müjde'ye tepki gösterdi. Gani Müjde'nin adaylık ile RTÜK'ü ilişkilendiren tweetinin şaşırtıcı olduğunu belirten Eyüboğlu, "Senaristler için sinemada atış serbest!" ifadesini kullanmış.

(bkz:link)

Kanal 7'nin yayınladığı Güz Masalı adlı Hint dizisi yoğun derecede şiddet içeriyor. Kadına kocası sürekli fiziksel ve psikolojik şiddet uyguluyor. Erkek hizmetçi istedi diye elinin kesiyor, birisiyle şarkı söyledi diye falakaya yatırıyor, sırf başka bir erkek elini tuttu diye sabaha kadar kemerle dövüyor ve tecavüz ediyor.

Ve daha fazlası da var Kanal 7nin daha yayınlamadığı dizinin orijinal bölümlerinde adam karısını öldürüyor daha sonrasında ise cesetini giydiriyor, oyun oynuyor. Bu kanalı çocuklar da izliyor. RTÜK'ün bu olaya el atması lazım.

Bu nasıl bir dizi herkes bir biriyle dost hayatı yaşıyor. Çocukların beynini bulandırıyor. Böyle dizi olmaz örf ve adetlerimize aykırı bu nasıl RTÜK neden müdahale edilmiyor.

Yaşlısı genci birbirinin kuyusunu kazıyor Kadın evli erkek evli hala dost hayatı yaşıyor. Olmaz böyle bir şey illede edep illede edep.

RTÜK Üst Kurul Üyesi Onur Konuralp'ın duyurduğu gelişmedir. Ferdi Karakuş, Esra Karakuş ve Cengiz Koraltan arasında geçen skandal ilişkiyi hatırlar herkes. Ferdi-Esra Karakuş çiftinin çocuğu meğerse komşu Cengiz Koraltan'dan olmaymış. Esra Erol canlı yayında DNA testi sonucunu açıkladığında ahlaksız Kadın bir de utanmadan seviniyordu çocuğun eşinden çıkmadığına. "Ben zaten biliyordum" diyor utanmadan sıkılmadan. Toplum ahlakını bozan, 6 aylık bir bebeği bu rezalete dahil eden programa RTÜK ne yazık ki sadece para cezası vermiş. Halbuki iktidar kesiminden de muhalefet kesiminden de Esra Erol'un programının kapatılması için çağrı yapılmıştı ama kulaklar sağır, kimse duymuyor çağrıyı.

Toplumun aydınlatılması ve bilinç yaratılması için kamu kurumlarına ait bilgilendirmelerin Kamu spotu ve zorunlu yayın ifadeleriyle yayınlanmasının izleyen üzerinden olumsuz etki oluşturduğuna kanaat getiren RTÜK'ün bu gibi tanıtımlarda bu ibareleri kaldırması mevzusudur.

Olaya ilk tepki de CHP kanadından gelmiş. CHP bu yöntem ile propaganda yapılabileceğini iddia ediyor.

Arıza dizisinde Aynı zamanda dizide dinimize ve Allah'a hakaret edilirken bir diğer yandan da topluma kötü örnek olmakta RTÜK'ü göreve çağırıyorum ve dizinin yayından kaldırılmasını talep ediyoruz.

Çocuklarınızı gençlerimizi zehirliyorlar böyle şeyler duymamız üzücü.

Şikayetlerle ilgili genel olarak sessizliğini koruyan RTÜK'ün ilk bölümü bile yayınlanmadan Fox dizisi Kimsesizler için aslan kesildiği ve kamuoyunu bilgilendirdiği mevzudur.

FOX TV’nin geçtiğimiz günlerde tanıtımlarını yayımladığı ‘Kimsesizler’ isimli dizi, yayına girmeden RTÜK’ün radarına girmiş anlaşılan.

RTÜK'ten yapılan açıklamada, "FOX TV'nin 'Kimsesizler' dizisiyle alakalı gerek Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bildirimleri gerekse STK ve vatandaşlarımızdan gelen yoğun şikayetler sonucunda Söz konusu dizi film için RTÜK Başkanlığı tarafından inceleme başlatılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur" denilmiş.

Fatih Portakal'dan sonra FOXTV ana haberini sunmaya başlayan Selçuk Tepeli’nin ana haber bülteninde yüksek otoyol ve köprü ücretlerinden bahsederken “Yani geçen varsa bilir. Orda ne kadar düdüklendiğini gerçekten anlamıyorsun” şeklindeki Sözlerinde geçen “düdüklenmek” ifadesi nedeniyle RTÜK'ün, Fox TV’ye kestiği para cezasıdır.

RTÜK’ün gerekçesinde, Kanun’da yer alan “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez” ilkesini ihlal etmesi nedeniyle FOX’a idari para cezası uygulandığını belirtmiş.

Fatih Portakal’dan sonra gelen Selçuk Tepeli’ye yayındaki konuşması nedeniyle verilen cezadır. Tepeli’nin ana haber bülteninde yüksek otoyol ve köprü ücretlerinden bahsederken “Yani geçen varsa bilir. Orda ne kadar düdüklendiğini gerçekten anlamıyorsun” şeklindeki sözlerinde geçen “düdüklenmek” ifadesi nedeniyle RTÜK, Fox TV’ye para cezası vermiş. Gerekçeyi de şöyle açıklamış:

“Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez.”

Spor yazarı Hıncal Uluç'un yayıncı kuruluş beIN Sports'a yönelik tepkisidir. Türkiye'de zaten futbolun tat vermediğini söyleyip vurguncu beIN Sports'a müdahale edilmesi gerektiğiyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrıda bulunmuş:

"beIN adlı futbolseveri sömürme ticarethanesine "Adam gibi maç yayınlasana" diyen yok.. Adamlar RTÜK'ün reklam kurallarını bile hiçe sayıyorlar. Resmen taraflı yayın yapıyorlar. Ve yayını renklendirecek, İngiliz, Fransız, İtalyan, İspanyol, Alman naklen yayınları düzeyine getirecek o canlı yayın üstü istatistikleri ve dijital programların hiçbirini kullanmıyorlar. Tehditle, şantajla paralarını alıp gitmekten başka düşündükleri yok..-Kendisi de futbolun içinden gelme, futbolu herkesten çok sevdiğini yakından bildiğimiz Başkan Recep Tayyip Erdoğan, vakit bulup bir canlı yayın izlerse, ya da sayısı çok spor danışmanlarına emir verip izletirse, ne demek istediğimizi görecek ve gerekeni yapacaktır. Yani umudum her zaman olduğu gibi, tepede.. En tepede!."

Netflix'te çocuk istismarı görüntüleri içeren ''Cuties (Minnoşlar)" adlı film için uygulanan yaptırımdır. RTÜK üyeleri, yapılan müzakereler sonucunda söz konusu filmin katalogdan çıkarması gerektiğine oy birliğiyle karar vermiş. Bakalım Netflix uyarıyı dikkate alacak mı...

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın bir programdaki Sözleri nedeniyle RTÜK tarafından TELE1'e daha önce verilen ancak uygulanmayan 5 Günlük ekran karartma cezası uygulandığı an ortaya çıkan görüntüdür

Karartma cezası, gece saat 12.00'de başlamış. Ekranın karardığı sırada gazeteci Fikret Bila, CHP'li Eren Erdem, gazeteci Necdet Saraç, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ canlı yayında verilen cezayı yorumluyorlarmış. 

CHP kontenjanından RTÜK üyesi İlhan Taşcı'nin Akit TV'nin 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle Anıtkabir'deki tören haberiyle ilgili “Gün Ortası” isimli haber bülteninde kullanılan  “Devletin zirvesi Anırkabir'de" alt yazısını RTÜK'e taşıması sonrası ortaya çıkan skandaldır.

Kanalla ilgili RTÜK Başkanlığına şikayet dilekçesi sunan İlhan Taşcı "Söz konusu yayın kuruluşunun her milli bayramda Atatürk’e ve “En Büyük Eserim” dediği Cumhuriyet’e saldırmayı alışkanlık haline getirdiği bilinmektedir. Bu nedenle söz konusu KJ’nin sehven yayınlandığı, bir harf hatası olduğu biçimindeki savunmaların gerçekliği bulunmadığı gibi, kabarık geçmişi de göz önüne alındığında inandırıcı da değildir" demiş.