Kuş sesleri eşliğinde yayın da güzelmiş...
Yani tamam canlı yayın zordur, o şartlarda, soğukta yayın yapmak kolay olmayabilir ama muhabir abla n'olur bir diksiyon kursuna falan git. Mehmet Ali Birand gibi "ııııııı"lamayı bırak da iki kelam et.
Koftiden dediğiniz adam esas jokeri oynamıştır. Öyle aksiyon filmlerinin boş jokerine benzemez.
hayal dünyası olarak verilen ve çıplak kadınların bahçede üryan gezdiği bölüm, dizinin daha çok ergenleri hedef aldığı izlenimi uyandırdı bende.
Sanırım tv modelinin adı: kışkırtma. ya da bana kalsa öyle olmalı.
İşte Ahmet Hakan'ın bugünkü yazısından "Acun'un hakkı Acun'a Fox'un ayıbı Fox'a" başlıklı o bölüm:
ACUN Ilıcalı, yurtdışında gördüğü bir formatı beğenmiş. Basmış parasını, telifini ödemiş.
Fox TV de tutmuş, Acun’un para ödeyip satın aldığı bu formatı aynen kopya edip ekrana sürmüş.
*
Kimse kusura bakmasın ama...
Fox’un yaptığının adı hırsızlıktır.
Hatta niteliksiz hırsızlık...
*
Yine kimse kusura bakmasın ama...
Sabah akşam hak hukuk dersi veren Fox’un öncü isimlerinin, bu hırsızlık karşısında dut yemiş bülbül kesilmeleri de ciddi bir sorundur.
*
Ve yine kimse kusura bakmasın ama...
Fox’un şu yaptığı aleni hırsızlığı, iktidara yakın bir televizyon yapsaydı seslerini sonsuz çıkaracak olanların Fox karşısındaki suskunluğu da çok manidardır.
Bilgisayarda da aynı durum söz konusu. Film izlerler, oyun oynarlar, sosyal medyaya takılırlar ama yanlarından o cipsler, çikolatalar, kolalar eksik olmaz.
Aynı şeyden ben de muzdarip durumdayım. Gerçekten alışmayı bekledim ama olmuyor. Çok kullanışsız
3. Erin Brockovich (2000)
Parası, işi ve geleceğe dair hiçbir umudu olmayan Erin Brockovich, çok zor bir durumdadır. Hiç suçu olmadığı bir araba kazasına karışan Erin, bir anda kendisini daha da kötü olayların içinde bulur. Hiçbir seçeneği kalmayan Erin, avukatı Ed Masry‘nin (Albert Finney) hukuk bürosunda çalışmak için onu ikna eder.
Burada çalışırken gayrimenkul dosyalarındaki bazı tıbbi kayıtlara rastlar. Kafası karışır ve aradaki bağlantıyı sorgulamaya başlar. Bu konuyu araştırmak için Ed’i ikna eden Erin, yöre halkının kullandığı suyun kirli olduğunu, bu gerçeğin onlardan saklandığını ve bu sebeple orada yaşayan insanların birtakım ciddi hastalıklara yakalandıklarını öğrenir.
Valencia yönetimi, “İlk Batman’in yayınlandığı tarih 1939 yılı. Biz göğsümüzde bu simgeyle oynarken, Birleşik Devletler’de insanlar bizonları kovalıyordu” deyip lafı gediğine oturtmuş.
Kız Hülya, sen o yağlı kapıyla kavga eder misin hiç...
ZÜBÜK (1980)
Aziz Nesin'in aynı adlı romanından uyarlanan film Kemal Sunal'ın kariyeri için oldukça önemli bir fırsat oldu. Saf, temiz, sürekli kandırılan yurdum insanı rollerinin üstüne yapıştığı dönemlerde Kemal Sunal bu kez utanmaz, arlanmaz sahtekar politikacı İbrahim Zübükzade rolüyle kamera karşısına geçti. Sunal'ın performansı Nesin'in romanı, Atıf Yılmaz'ın senaryosu ve Kartal Tibet'in yönetimiyle birleşince ortaya pek de eskiyecek gibi görünmeyen bir komedi klasiği çıktı.
Yönetmen: Kartal Tibet
Senarist: Atıf Yılmaz
Oyuncular: Kemal Sunal, Nevra Serezli, Kadir Savun, Osman Alyanak, Ali Şen, Metin Serezli, Memduh Ün
Kanımca yasaklar reklamı olması gerekenden çok daha fazla konuşturup izletiyor. Kim hangi kafayla yapıyorsa tam ters etkiyi yapıyor.