'Televizyonun gıybet kazanı' Tivitrend'in bu haftaki konuğu, haberlerdeki sempatik ve eğlenceli tarzıyla dikkat çeken Show Ana Haber'in başarılı muhabiri Tuğba Södekoğlu oldu. 29 yaşındaki Södekoğlu, Marmara Üniversitesi Radyo Sinema Televizyon bölümü mezunu. 2012 yılında stajyer olarak başladığı meslekte 8'inci yılı. CNN Türk'teki staj döneminin ardından profesyonel olarak işe ATV'de başladı. Son 2 yıldır ise Show TV'de mesleğine devam ediyor.

Koronavirüs salgınının işine etkilerini değerlendiren Tuğba Södekoğlu, "Hepimizin ilk kez deneyimlediği bir süreç. Çok tehlikeli, ölümcül bir virüsle başa çıkmayı öğrendik. Biz de mesleğimiz gereği eve kapanamadık ama bu süreçte çalışmak da ayrı bir deneyim kattı" ifadelerini kullandı.

Tedirginlik yaşadığı günlerin olduğunu belirten başarılı muhabir şöyle konuştu:

"İlk zamanlarda hem şirketimiz gerekli önlemleri aldı hem biz kendi kişisel önlemlerimizi aldık. Haberleri daha kompakt şekilde yapmaya özen gösterdik salgının ilk dönemlerinde. Seçtiğimiz haberlere dikkat ettik, gireceğimiz ortamlara. Ekibimiz sabitlendi. Aynı kameraman ve aynı ulaştırma görevlisiyle uzunca bir süre devam ettik. Ne kadar az insanla temas edersek o kadar iyi diye düşündük ama bir yandan da haber vermek zorundayız. İşimizin doğası bu, sokakta olmaktan geçiyor. Zaman zaman da teknolojinin nimetlerinden faydalandık. Görüntülü konuşmalarla, Greenbox'ta anonslar çekerek yine güzel, izlenebilir, bilgilendirici haberler yapmaya çalıştık ama inanın diken üstünde olduğunuz anlar oluyor. Konuşuyorsunuz her şeyden önce. Damlacık yağmuıruna tutuluyorsunuz. Maske takmadan önce özellikle, insan tedirgin oluyor. Benim cebimde hep bir tane kolonya, hemen fıs fıs, kimseyi kırmadan, dökmeden yola devam ediyordum."

İşte Tuğba Södekoğlu'nun açıklamalarından satır başları:

"Muhabirlik bir oyunculuk, tiyatroculuk değil. Zamanla da muhabirliğin evrildiğini düşünüyorum. Büyüklerimizin tarzı daha farklıymış zamanında ama günümüze yaklaştıkça birazcık şekil değiştirdi. Kendimi de eleştiriyorum ama mikrofonu elime aldığımda tek yapmak istediğim şey kendim olmak. Haberi aktarırken konuşmayı tercih ediyorum. Kitap okur gibi değil de daha anlaşılır olması için elimden geleni yapıyorum.

Halime tavrıma gelince, inanın normalde de böyleyim. Normalde o kadar göze batmıyor ama elimde mikrofon varken bir muhabir olarak o alışılmış kalıbın dışında görünüyorum. Ya nefret ediyorlar benden, itici bu kız diyorlar, kanalı değiştiriyorlar ya da sempatik geliyor. Bir ortası yok.

Eleştirinin niyetine çok önem veriyorum. Bana bir şey katıp katmamasına çok önem veriyorum. Eğer art niyet seziyorsam, hiçbir haberimi izlemeden laf olsun diye yorum yapılıyorsa dikkate almıyorum. Meslek büyüklerimden gelen eleştiriler, uyarılar olduğu zaman dikkat ediyorum. Kendim gibi olmamayı asla tercih etmeyeceğim.

Sektörde çok az kadın yönetici var. İnşallah daha da çoğalır. Belki değişen tarzla; daha enerjik, daha aktif, halkla iç içe olmayı istiyor olabilir bu sektör.

Vicdanın sesini hep duymak gerekiyor haber yaparken. O sesi kısmamak gerekiyor. Biz de Show Haber ailesi olarak buna çok özen gösteriyoruz. 

(Sağanak yağmura yakalanmasıyla ilgili soruya ilişkin) Meslek hayatımdaki en zor yayın oydu. O yayından sonra beyin tomografim çekildi. İşin perde arkasını bilmeyen 'Şov mu yaptınız?' diyor ama böyle birşov olamaz. Çünkü acı çektiren bir an. Ben hiçbir duygumu da o yayında saklamadım. Ne hissediyorsam, ne görüyorsam onu anlatmaya çalıştım. 

Çarşı pazar sokağın ta kendisi, halkın ta kendisi. Haberi muhabir önerir. Ben de öneriyorum çünkü önemli olduğunu düşünüyorum. Çünküişin içinde ekonomik boyut var, halkın ve pazarcının sesi olabiliyorsunuz. Varsa bir mağduriyet, onu ön plana çıkarabiliyorsunuz. Bir de herkesin evinde tencere kaynıyor. Tabii ki insanları sıkabilir sürekli domates biber diye düşünebilirler ama bence çarşı pazar ekonomisi haber bültenlerinin olmazsa olmazı."