Taika Waititi yeni filmi ile Oscar’da bolca adaylık kazandı. Mizah penceresini kendine has üslubuyla aralayan yönetmen bir sinemasever olarak kalbimi, “Aylak Vampirler” filmi ile kazanmıştı. (mutlaka izleyin). Yahudi soykırımı ve Hitler eleştirisi yapan onlarca filmin yanında, bugünün mizah anlayışını yansıtan, eğlenceli, renkli, sevimli bir hikaye anlatılıyor bu kez. Ancak gerçeğin acı tarafı bir zaman sonra ateşten bir halı gibi seriliyor gözler önüne... 10 yaşındaki Jojo’nun kusursuz Alman olmak için kendisi gibi çocukların eğitildiği bir kampa gitmesinin ardından yaşananları anlatan filmde Taika Waititi, Jojo’nun hayali arkadaşı Adolf’u canlandırıyor. Roman Griffin Davis, Thomasin McKenzie, Scarlett Johansson, Sam Rockwell, Rebel Wilson’ın muazzam renkler kattığı filmi mutlaka izleyin.

Cannes Film Festivali'nden Jüri Ödülü kazanan film, Fransa’nın Oscar adayı da oldu. “Kötü bitki veya kötü insan diye bir şey yoktur. Sadece kötü yetiştiriciler vardır.” diyen film Victor Hugo’nun ‘Sefiller’inden de referanslar gösteriyor. Polis memuru Stéphane'ın yeni atandığı Paris banliyölerinde, iş arkadaşları kadar acımasız, vatandaş kadar öfkeli olamama hali sonucu yaşadıklarını anlatan filmi Ladj Ly yönetiyor.

Kirpi Latte ve Büyülü Taş, yaşadıkları ormanı kuraklıktan kurtarmak için en yakın arkadaşı sincap ile macera dolu bir yolculuğa çıkan bir kirpinin hikayesini konu ediyor. Prenses olan Latte, meraklı olduğu kadar sevimli ve yaramaz olan bir kirpidir. Hiçbir şeyden korkmayan Latte, bu yüzden başını türlü dertlere sokar. Bir gün Latte ve dostları ciddi bir sorunla karşı karşıya kalır. Yaşadıkları yerde kuraklık baş gösterir ve kuyunun kuruması artık an meselesidir. Kuyunun yeniden dolabilmesi için de ormanda bulunan büyülü su taşının getirmesi gerekir. Latte, yaşadıkları yeri korumak için en yalın arkadaşı sincap ile birlikte ormana gitmeye karar verir. Büyülü taşı bulmak için yola koyulan Latte ve sincap kendilerini büyük bir maceranın içinde bulur.

Yönetmenliğini Todor Anastasov ve Alexander Smolyanov'un üstlendiği filmde Veselin Plachkov, Dimitar Banenkin ve Neda Spasova başrolü paylaşıyor. Film, Gül Vadisi’nde büyüyen, yerel gül fabrikasında çalışırken hayalinin ilk adımını atıp ilk bağımsız gül yağı damıtma tesisini kuran Techo’nun hikayesini anlatıyor.

Gupse Özay, görümce olup gelinini doğduğu güne pişman etmişti bundan 3 yıl önce. Şimdi de ‘elti ne oluyordu, erkek kardeşler oluyo, onların eşleri de..’ şeklindeki tartışmaların odağında yer alan “eltiler”i savaştırıyor. Ve gerçekten savaştırıyor. Bize ait, yukarıdan bakıp beğenmeseniz de, elti olunca mutlaka içine düşeceğiniz o kaostan, eğlenceli meyveler çıkarıyor. Onur Bilgetay’ın yönettiği filmde Gupse Özay’ın eşini Ferit Aktuğ, eltisini Merve Dizdar canlandırıyor. İlk doğuran geline büyük dairenin verileceğini müjdeleyen kayınvalide rolündeyse Füsun Demirel var. Uraz Kaygılaroğlu da diğer talihsiz eş rolünde.

1963... Zor zamanlar... İstanbul’da başlayan, büyüyen ancak siyahla beyaz gibi ayrılan ailelerin görüşleri nedeniyle ayrı düşen bir aşkın hikayesi geliyor önce. Sonra 2011’in Ankara’sında başka bir aşkın tohumları atılıyor. Elif Doğan ve Aytaç Şaşmaz 60’lı yılların kahramanları, Nesrin Cavadzade ve Yiğit Kirazcı ise 2011’in... Filmin özü, tesadüf tabii. Sürprizli, biraz gözyaşı, biraz tebessümlü anların toplamı gibi... Yönetmen koltuğunu Ömer Faruk ve İpek Sorak paylaşıyor. Zuhal Olcay, Uğur Polat, Levent Can, Erkan Can, Türkü Turan, Hülya Gülşen, Eli Mango da oyuncu kadrosunda.

Uluslararası En İyi Film ve En İyi Belgesel kategorilerinde Oscar adaylığı kazanan belgeselin tamamında Türkçe konuşuluyor. Tamara Kotevska ve Ljubomir Stefanov'un yönetmen koltuğunu paylaştığı filmde Balkanlar’ın dağ köyünde annesiyle birlikte yaşayan Hatice’nin hikayesi mercek altına alınıyor. Arıcılıkla geçinen, küçük dünyasına zarar verebilecek her şeye karşı iğnesi hazırda bekleyen Hatice’nin, bir masal gibi anlatılan hayatını izlemek size iyi gelecek. İnsanın doğa ile kurduğu dürüst ilişki, ev sahibinin misafire beslediği yabancılık duygusu ve hayrete düşüren görüntüleri karanlık bir salonda izlemek gibisi yoktur çünkü.