
Yıllardır hep «Yeşilçam» der dururuz. Yeşilçam bir zamanlar Türk sinemasının kalbinin attığı bir sokağın adıydı... Sonra film yapımı arttı, şirketler çoğaldı, eskiden Yeşilçam Sokağı'nda bir tek odada yerleşen film şirketleri Beyoğlu'nun karşı kıyısındaki büyük, modern hanlara taşındı. Tek odaların yerini; işletmesi, deposu, müdüriyeti vesaire bölümleri olan büyük bürolar aldı. Değişmeyen sadece Yeşilçam adıydı... Şimdi Yesilçam dediğimiz zaman sadece Emek Sineması'nın bulunduğu Yeşilçam Sokağı'nı değil, bütün film şirketlerini sinesinde barındıran bir «ada»yı anlıyoruz. Bu yazıda, Yeşilçam'ı sizlere bir başka cephesiyle tanıtıyoruz...
Yeşilçam Türkiye'nin hayal fabrikası... Film şirketlerinin, filmcilerin bulunduğu sokaklar... Türkiye'nin dört yanında akşam kapısı kapanan nice evde, kızlı erkekli genç buranın hayalini kurar... İsimsizlere «şöhret», fakirlere «para» kazandıran sihirli bir ülkedir sanki Yeşilçam... Edirne'den, Kars'a, Samsun' dan, Gaziantep'e kadar Türkiye'nin her yerinde, her gün milyonlarca insan bu sokaklarda düşünülen, buralarda yapılan filmleri seyreder. Yeşilçam, filmciliğin merkezidir.
YEŞİLÇAM NERESİDİR?
İstanbul'da, Beyoğlu'nda bir sokağın adıdır Yeşilçam... İstiklal Caddesi'nde Rüya ile Lüks sinemalarının arkasındaki sokak... Sokağa girersiniz, biraz ileride «Yeni Komedi» Tiyatrosu vardır. Sonra Emek Sineması; karşısında da Yeni Ar Sineması... Sonra sokak ileride, taa Pesen Film'in orada aşağıya kıvrılır, dört apartman boyu devam ettikten sonra tekrar sağa döner... Eskiden, 1945-50 döneminde bütün film şirketleri bu sokakta imiş. Sonra, yıllar geçmiş, Yeşilçam Sokağı'ndaki film şirketleri yavaş yavaş buradan ayrılmışlar, İstiklal Caddesi'nin öteki yanına, Kuloğlu Sokağı'yla Ahududu Sokağı arasındaki adaya taşınmaya başlamışlar.
Bugün «Yeşilçam» dediğimiz zaman artık tek bir sokağı değil, bir semti murat ediyoruz. İstiklal Caddesi'nde Taksim'le Galatasaray'ın tam ortasını bulun, buradan iki tarafa 40'ar metre gidin (Ağacamii - Atlas Sineması arası) bu noktalardan da sağa ve sola 50'şer metre içeri girin... «Yeşilçam» bu dikdörtgendir işte. Filmciler, yazıhaneler, şirketler, işletmeler hep buradadır. Yeşilçam, İstanbul'un en renkli, en enteresan yerlerinden biridir... Burada hemen hemen herkes tanır birbirini. Film aleminde yardımlaşmalar burada yapılır, «kazıklar» burada atılır, dostluklar, düşmanlıklar burada yaşanır...
Sabahın erken saatlerinde uyanır Yeşilçam... Öğleden sonra saat 15.00- 16.00 sıralarında bir hareket, bir canlılık daha gelir bu sokaklara... Sabahleyin işe çıkan ekipler Yeşliçam'a dönerler. Sonraki saatlerde yazıhanelerde, kahvelerde iş konuşulur, anılar anlatılır. İnsanlarıyla, insan ilişkileri, tipleri ile bir renkli yerdir Yeşilçam!
KAHVELER YEŞİLCAM'IN İRTİBAT BÜROSUDUR
Yeşilçam dediğimiz ve Galatasaray'la Taksim arasında yer alan ara sokaklarda kahveler çok önemlidir. Randevular bu kahvelerde verilir, mesleki dertlerin çoğu bu kahvelerde dile gelir, prodüksiyon amirleri filmlerde oynatmak için aradıkları karakter oyuncuları ile kavgacıların çoğunu buralarda bulurlar. İşin enteresan tarafı kimin hangi kahveye gittiği bellidir.
Danyal Topatan hep aynı kahveye çıkar örneğin... Onu aradınız mı, hemen o kahveye gidersiniz. Eğer gözleriniz ona rastlamazsa korkmayın. Ocakçı bilir o anda Danyal'ın nerede olduğunu. İsterseniz not bırakırsınız, akşam gelince söylerler. Kahveler sinemamızda bir nevi irtibat bürosu görevi yaparlar, anlıyacağınız.
İşte «Yeşilçam kahvelerinden» iki resim... Solda üstte «Ata'nın Kahvesi» diye bilinen yer... Rahmetli Ahmet Tarık Tekçe zamanında hep bu kahvede, şimdi resminin asılı olduğu yerin altındaki sandalyede otururdu. Ahmet Tarık'ın büyük fotoğrafının yanındaki iki fotoğraf ise Ayhan Işık'la Turgut Özatay'a ait... Aşağıdaki resim yine bu kahvelerden birine ait. Kahvenin adı «Sanat Kahvesi», sahibi karakter oyuncularından Behçet Nacar... İşte, Behçet ocağa geçmiş, bir meslektaşına çay yapıyor.
YEŞİLÇAM ÇOK ERKEN UYANIR...
Yeşilçam sokaklarında hayat, tanyeri ağarınca başlar, «Sabahın Körü» dediğimiz bir saatte yani.. . Saat sabahın 6'sı... Sokaklarda inlerle cinler «çiftkale» maç yapıyor! Komedyen Cevat Kurtuluş'la eşi Meral Kurtuluş işe gidiyor (sağda). Set Beyoğlu'nda, Sohban Koloğlu'nun platosunda... Ellerindeki çantalarda da filmde giyecekleri kıyafetler var.
Bu resmin enteresan bir yanı daha var. Efendim, «Yeşilçam» sokağında çam falan yoktur tabii... Sokakta «yeşillik» namına tek şey, bu fotoğrafta gördüğünüz asma dallarıdır. Evet, şarkılara konu olan bildiğimiz üzüm asması.
AFİŞLER VE ÖTESİ
İlanlar, afişler, pankartlar... Yeşilçam sokaklarında çokça rastlanır bunlara. Şimdi diyeceksiniz ki «Reklam yapılacaksa buralarda mı yapılmalı?» Öyle ya, bu sokaklarda zaten hep filmciler var ve bizim filmciler - elhak - rakiplerinin bırakın ne yaptığını, ne zaman nefes aldığını bile kollarlar! Öyle ama bu afişlerin asıl maksadı başkadır, işletmeciler de bu sokaklardan geçerler... Ola ki gözlerine çarpar, birinci maksat bu... İkincisi yapılan herhangi bir filmi ilan etmek, «Ben yapıyorum, siz yapmayın!» demek...
YEŞILÇAM BURADA GİYİNİR
Mahyacı Sokak'ta, Güney, Gaye, Uğur, Akün film şirketlerinin bulunduğu hanın alt katında, Berber Niyazi'nin yanında meşhur gömlekçi Avni vardır. Sadece sinema artistleri değil, müzisyenler de ona diktirirler gömleklerini... Terzi Abbas ise, gömlekçi Avni'nin kapı komşusudur. Ona da bazı rejisörlerler, tanınmış karakter oyuncuları elbise diktiriyorlar.
Şu an hala var o sokak ama eskisi hiç değil
Türk sineması 90lar ve 2000'lerin başında güzel kim ne derse desin
Yeşilçam filmleri unutulmaz her gün izlenir bıkılmaz