Sabah yazarı Yüksel Aytuğ, bugün yazmış olduğu yazıda Babil dizisinde yaşanan olayları eleştirmiş. Ve yazısının başlığını buna göre atmış: "Yeter! Çocukları sömürmeyin artık".

Yazısında şunları söylemiş: "Öğretim görevlisi adam komploya gelip üniversiteden atılıyor. Aynı zamanda oğlunun beyninde tümör tespit ediliyor. O dakikadan sonra ameliyat parası bulabilmek için doğru bildiği her şeyden vazgeçen bir babanın çaresizliği kerpeten olup kalbimi kıstırıyor. Ekran karşısında ruhum daralıyor. Sizin gibi başka kanala geçme şansım da yok. Televizyon yazarıyım ya, izlemeliyim sonuna kadar..." Yazının tamamı burada

Bu kendi fikridir, televizyon eleştirmenidir ve eleştirir. Bununla hiç bir sıkıntımız yok. Herkes bir diziyi beğenmek zorunda değil. Senaryo da güzel olabilir ama o eksiklerini bulur eleştirir, oyunculuğu eleştirir, eleştirmek istediği sürece bir şey bulur, eleştirir ve biz de eyvallah deriz.

Gel gelelim, kendisi çalıştığı kurumun dizisi olan 'Sen Anlat Karadeniz' için yazdıklarıyla kendisiyle çelişiyor. 11 Ekim 2019 tarihli yazısında 'Sen Anlat Karadeniz'de olan bir olayı "Karadeniz anlattı biz ağladık" başlığıyla ballandıra ballandıra anlatıyor:

"Atv'nin büyük ilgiyle izlenen dizisi Sen Anlat Karadeniz, bir kez daha aile içi şiddet yarasına parmak bastı. Bu kez dramın başrolünde Hazan öğretmenin sınıfında okuyan Tülin adlı kız çocuğu vardı.
Hazan, Tülin'i öğretmenler odasında bir öğretmenin cüzdanından para çalarken yakalamıştı. Ama cüzdanda 300 lira olmasına rağmen, küçük kız sadece 100 lira almıştı.
Hazan öğretmen sorunca, kız acı gerçeği anlattı.
Babası ile annesi 3 yıl önce boşanmıştı.

Ama adam onları rahat bırakmıyordu.
Eve gelip eziyet ediyor, annesini öldüresiye dövüyordu.
Polis geliyor, adamı karakola götürüyor ama yetersiz yasalar yüzünden adam ön kapıdan girip arka kapıdan çıkıyor ve sonra şikayet edildiği için anne ile kızına daha büyük işkenceler yapıyordu. Anne ayağını burktuğu için artık evlere temizliğe de gidemiyordu. Herkes, Tülin'in annesine yardım için hırsızlık yaptığını sandı. Ama gerçek öyle değildi. Kız, çaldığı parayı babasına veriyor, o da içki alıyordu. Kız dedi ki, "Babam içince annemi daha az dövüyor..." Şu acıya, çaresizliğe bakar mısınız? El kadar çocuk, annesinin dayak yemesini artık doğal karşılıyor.

"Yemesin" demiyor, "Daha az dayak yesin" diyor. Çocuğun tek umudu, çaldığı parayla babasına içki alıp onun daha çabuk sızmasını sağlamak...
Bu sadece bir dizi sahnesi mi? Asla değil... Daha beterlerini her gün haber bültenlerinde izlemiyor muyuz?
Eski koca dehşeti artık ne bültenlere sığıyor, ne dizilere..."

11 Ekim'de yazdığı yazıda 'Sen Anlat Karadeniz' ülkenin sorunlarına parmak basıp, müthiş farkındalıklar yaratırken, bugün ise Babil dizisinde bir çocuğun hasta olması ve babasının çektiği zorlukların anlatılması 'çocuk sömürüsü' oluvermiş. Neden öyle oluvermiş peki? Babil dizisi Atv'nin olmadığı için mi? Atv'nin dizisi sorunlara parmak basarken, Star'ın dizisi halkın duygularını mı sömürüyor? Bence bu ikiyüzlülüğü bırakalım, eleştirimizi orantılı yapalım. Çünkü ne demişler: Söz uçar, yazı kalır!

Yüksel Aytuğ'un bakış açısına göre iki dizide çocuk sömürüsüne müsait bir konumda fakat şöyle bir fark var, biri Atv'nin dizisi! Yani kendi çalıştığı kurumun kanalının dizisi. Taraflı bir bakışı ortaya koymak zorunda. O zaman neden eleştirmen oldun ki? Ya da neden bir medya kuruluşuna bağlı çalışmak zorundasın?

(0) (0)
xeidy 23.01.2020 12:09

Yediği kaba pislemek istememiş. Bence normal davranmış...

(0) (0)
drnecdet 23.01.2020 12:56

bence sen anlat karadenizde eleştirilmesi gereken bu konu değil sadece. bin tane olay vardı o dizide. hepsi de eleştirilebilirdi

(0) (0)
isgariot 23.01.2020 12:58

Bu adamı çok içten pazarlıklı buluyorum açıkçası. Ve bana yazdıkları hiç samimi gelmiyor.

(0) (0)
noi 23.01.2020 12:58

Rumuz:
veya
Üyeliğin ile yazmak için giriş yap veya kayıt ol