RTÜK'ün Tele 1'e verdiği Mr. Brooks cezası
RTÜK'ün kanallar arasında taraf tuttuğunu en açık şekilde gösteren açık seçil olaydır.
Ünlü Hollywood filmi “Mr. Brooks” RTÜK’ün radarına takıldı. Daha önce Beyaz TV’de ve ATV’de yayınlanan film, Tele 1’de yayınlanınca RTÜK tarafından ceza kesilmiş.
Beyaz TV'de 14 Aralık 2017 tarihinde saat 19:30'da, ATV'de ise 2012 yılında saat 22:45'te yayınlandığı öğrenilen “Mr. Brooks” Tele 1'de 12 Temmuz Pazar sabahı 08:00'da yayınlanmasının ardından RTÜK tarafından ceza kesilmiş.
Tele 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, RTÜK tarafından kesilen ceza ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunmuş:
“RTÜK, bağımsız yayıncılık yapan medyayı susturma amacı taşıyan iktidarın bir baskı aygıtı haline gelmiştir. Bu karar da muhalif ve bağımsız medyayı iş yapamaz hale getirmek, zor duruma sokmak için alınmış bir karardır. Çocukların izlediği saatlerde değil pazar sabahı saat 08:00'da yayınlanmış bir filmdi. Bu cezanın, bağımsız muhalif medyayı susturmak ve iktidara uygun bir yayın ortamı oluşturmak amacıyla verilmiş bir ceza olduğunu söylüyorum.”
Yanardağ, cezaya hukuki olarak itiraz edeceklerini belirterek, “Zaten Tele 1 RTÜK ile sürekli mahkemelik halde” demiş. Filmi izlediğini de belirten Yanardağ, “Gayet iyi bir film” diyerek Sözlerini bitirmiş.
TRT'nin Diriliş Ertuğrul dizisinin hep aynı bölümlerini yayınlaması
Diziyi tekrar tekrar aynı bölümleri yayınlıyorsunuz ya beyaz televizyonda bile sizin yayınladığınız bölümleri geçti siz tekrar tekrar aynı bölümleri veriyorsunuz. 3 aydır yeni bölüm başlar diye heyecanla beklemekten hafta sonu gelse de izlesek diye heyecanla bekliyoruz bir de bakıyoruz yine aynı bölüm Bugün yine erken uyandım TV açtım ki 1 ay önceki bölüm.
TV'de siyahi bir insan ile beyaz bir insanın öpüştüğü ilk sahne
Geçmişin belası olan ve günümüzde tüm yasal mücadeleye rağmen gizli gizli devam eden ırkçılığın önemli kırılma noktalarından biri de siyahi insanların beyaz insanlarla cinsel anlamında yakınlaşmasının çok zor kabul edilmiş olmasıdır.
Bunun ilk kırılma noktası da tv dizisi Uzay Yolu'dur. Uzay Yolu dizisinin 22 Kasım 1968 tarihinde yayınlanan bölümünde Kaptan Kirk bayan Teğmen Uhura’yla öpüştüğünde ABD televizyonlarında ilk kez bir siyah ve bir beyazın öpüşmesi görünmüş. Kendi döneminde büyük şaşkınlık yaratan ve tepki toplayan bu olayın üstünden çok çok zaman akmış ve şükür bu olaylar tarihin tozlu s ayfalarına gömülmüştür.
Fakat buna rağmen ABD'de hala siyahilere yönelik ırkçı saldırılar özellikle de polisler tarafından gerçekleştiriliyor.
5 aydır Survivor'da yarışan Yasin Obuz'a Galatasaray'ın durumunu sormak
Sadece Beyaz TV'nin aklına gelecek tuhaflıktır. Futboldan başka her şeyin konuşulduğu Derin Futbol dün akşam da Survivor finalini takip etmiş. Yasin elenince Derin Futbol'a ayak üstü röpotaj vermiş. Adamın dünyadan haberi yok, 5 aydır koronavirüs salgınından haberi olmamış doğru düzgün, Galatasaray'ın durumunu soruyorlar.
Abdullah Adabaş'ın TV 100’e transfer olması
TV 100 yönetimi, Ankara’nın deneyimli ve başarılı televizyon habercisi Abdullah Adabaş’ı bünyesine kattığı olaydır. Çalıştığı birçok kanalın ekran yüzü olan Adabaş daha önce Avrasya TV, TGRT Haber, TRT, Star TV ve Beyaz TV’de Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı muhabirliği ve Parlamento müdürlüğü yapmıştı.
Başarılı televizyoncu son olarak TRT Haber’in Parlamento muhabiri olarak çalışmıştı. Adabaş’ın TV100’ün Ankara haber merkezinde görev alacağı belirtiliyor.
Samsung Tv ekranında parlak nokta ve morluk sorunu
Bir şikayet sitesinde gördüğüm ve geçmişte benim de başıma geldiği için paylaşmak istediğim samsun tv ekran sorunudur. Ben zamanında derdimi anlatamamıştım ama sağ olsun Paşa adlı kullanıcı sorunu şu şekilde güzelce özetlemiş:
"TV'nin sol kenarında ve üst orta kenarında beyaz nokta oluştu. Parlak görüntülerde belirginleşiyor köyü ekran ve alacalı ekranlarda ışık daha az beliriyor ya da gözükmüyor. İkinci arıza ise ekrandaki morluk herhangi bir darbe veya kullanım hatası yok. Televizyonu alalı üç sene oldu onca para vererek aldığımız cihazlar bu kadar kısa sürede birçok arıza verirse firmanın güvenirliği nerede kaldı?"
7 aylık hamile Bircan Bali'nin canlı yayında fenalaşıp bayılması
Beyaz TV'deki magazin programı Söylemezsem Olmaz canlı yayınına damga vuran olaydır. 7 aylık hamile olan sunucu Bircan Bali bir anda fenalaşıp bayıldı. Tansiyonu düşmüş, ondan hastaneye kaldırıldı.
Tabii bu durum ekrandakileri olduğu gibi programda yorumculuk yapan Seren Serengil'i de korkuttu. Bir haberden sonra yayına tek başına devam edip durumu izah etti izleyicilere.
"Ambulans çağırdık, çok üzüldüm. Tansiyonu düştü, hamile olduğu için de çok korktum. Ambulans müdahale edecek. Ay sinirim bozuldu. Birden bire oldu, bulantıyla beraber."
Bir açıklama da Bircan Bali'den geldi daha sonra. Çektiği videoyu paylaşıp şöyle seslendi:
"Kan seviyemde ve demirimde eksiklikler çıktı. Büyük tansiyonum 5'e düşmüş küçüğü bulamadık bile. Şu anda iyiyim bebekte iyi biraz dinleyeceğiz."
Acun Ilıcalı'nın 'Fortuna Sittard' ile anlaşması
Acun Ilıcalı, "Fortuna Sittard kulübü ile anlaşma aşamasındayım. Her şey sorunsuz sona ererse genç futbolcuları Türkiye’de ve dünyada keşfedip dünya futboluna kazandırmak istiyoruz" demesidir.
Ünlü televizyoncu Acun Ilıcalı, Beyaz TV'de futbol gündemindeki konuları değerlendirmiş.
Fortuna Sittard ile anlaşma aşamasındayım, her şey sorunsuz sona ererse, genç futbolcuları Türkiye'de ve dünyada keşfedip dünya futboluna kazandırmak istiyoruz. Fenerbahçe başta olmak üzere genç oyuncuları Türk futboluna kazandırmak istiyorum. Mesela şöyle bir hayalim var, Fenerbahçe'de tribünleri ayağa kaldıran bir oyuncunun Fortuna Sittard'dan yetişmesini istiyorum.
Sosyal medya fenomeni Caner Çalışır'ın kimsesizler mezarına gömülmesi
Beyaz TV'de yayınlanan Söylemezsem Olmaz'a katılan Murat Övüç'ten geçtiğimiz gün hayatını kaybeden sosyal medya fenomeni Caner Çalışır hakkında dikkat çeken açıklamalar gelmesidir.
Caner Çalışır'ın kimsesizler mezarlığına gömüldüğü yönünde çıkan haberlere Övüç, 'Ben hastaneye gittiğimde Hakan Kakız ve Selin Ciğerci vardı. Selin ağlayarak 'senin tanıdığın vardır mezarlık işini halledelim' dedi. Tanıdıklarım koronadan sebep çok dolu dedi. Ben de arkadaşıma güzel bir mezarlık aldım. Selin de ortak oldu. Ancak ablası oraya gömülmesini istemedi. Kayabaşı diye bir yer varmış yeni açılan mezarlık ısrarla oraya gömülmesini istediler. Sonradan öğrendim ki orası çok yeni açılmış. Koronadan vefat eden, yoksul ve kimsesiz kişileri oraya defnediyorlarmış. Cenazeye Aileden bir tek dayısı ve kuzeni katıldı. Vefatından önce çok kilo almış. Elinde oksijen maskesiyle geziyormuş. Vefatından 2 saat önce 'canım yandı bir kavun verin' demiş ve kavunu yedikten kısa süre sonra fenalaşıp hayatını kaybetmiş" demiş.
Ailesi var İlgilenmiyor. Ama ilgilenen arkadaşlarına engel çıkıyor ve götürüp kimsesizler mezarlığına gömdürüyorlar.. Pes... Yorumsuz..
Beyaz TV'de 'Ertem Şener' krizi
Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in oğlu Osman Gökçek'in yönettiği Beyaz TV'de çalışanlar Ertem Şener ve ekibi yüzünden ayaklanmasıdır.
Beyaz TV kulislerinden edinilen bilgiye göre, Beyaz TV Spor Müdürü görevi yapan, aynı zamanda Beyaz TV'de Beyaz Futbol ve Derin Futbol adlı programlarını sunan Ertem Şener ve ekibi pandemi döneminde işe gelmedikleri halde maaş almaya devam etmiş.
Bu durum Beyaz TV çalışanlarında huzursuzluğa neden olmuş. Çalışanlar koronavirüs riskine rağmen kendilerinin işe gelmesine karşılık Ertem Şener ve ekibinin işe gelmeden maaş almaya devam etmesini kanalın Genel Müdürü Osman Gökçek'e şikayet etmiş.
Çalışanlar, “Ertem Şener koronavirüs nedeniyle işe gelmiyor ve buranın spor müdürü gözüküyor ama Youtube'da ve TV8'de çalışıyor. Üstüne ona maaş veriyorsunuz bu adaletsizlik değil mi" diyerek rahatsızlıklarını dile getirmiş.
Youtube kanalında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu övmesinden dolayı Ertem Şener'i daha önce uyardığı öğrenilen Osman Gökçek'in bu yaşananların ardından ünlü sunucu ile yolları ayırmayı planladığı belirtilmiş.
Emre Kınay'ın Beyaz TV muhabirine küfür edip saldırması
Dün akşam arkadaşlarıyla bir mekana giden Emre Kınay, tuvaletten dönerken düşen sevgilisini görüntüleyen basın mensuplarıyla tartışmasıdır.
Oyuncu Emre Kınay, dün akşam yakın arkadaşları ve sevgilisiyle Cihangir'deki bir mekanda yemek yerken görüntülenmiş. Lavabodan dönen sevgilisinin düştüğünü gören Kınay, hızla masadan kalkarak sevgilisini teselli etmiş. O anlarda görüntülendiğini fark eden oyuncu, bir anda sinirden deliye dönmüş.
Sevgilisiyle olduğu esnada dışarıda kayıt yapan basın mensuplarını gören Emre Kınay, sinirlenip bağırmaya başlamış. Alkollü olduğu iddia edilen oyuncu, konuşmakta güçlük çekerken küfür ve hakaretler savurmuş. Bir muhabirinin "saat 12'yi geçti hala mekandasınız" sorusu karşısında sinirlerine hakim olamayan Emre Kınay, "Sana mı soracağım?" diyerek bağırmaya devam etmiş.
İşte o görüntüler;
Onur Büyüktopçu'dan alınan Yemekteyiz'in Seda Sayan'a da yar olmaması
TV8'de yayınlanan yarışma programı Yemekteyiz'de yaşanan sunucu değişikliğinin özetidir. Onur Büyüktopçu'nun sunduğu program Seda Sayan'a verilmişti ama program ona da yar olmadı. Seda Sayan hem O Ses Türkiye'den hem de Yemekteyiz'deki görevlerinden ayrıldı.
Bakmayın Seda Sayan'ın O Ses Türkiye'de şampiyon olduğuna. Onun yerine başkası olsaydı da programın kemik kitlesi mevcut. Beyazıt Öztürk ya da Yıldız Tilbe gibi fark yarattığını söyleyemeyiz.
Ama Yemekteyiz'de durum öyle değil. Program, Onur Büyüktopçu'nun sunuculuğunda daha iyi iş yapıyordu. Adamın tarzı da daha eğlenceliydi. Sonra Zuhal Topal'la Sofrada programı başladı. Onunla da rekabet kafa kafaya gidiyordu.
Ne zaman ki Onur Büyüktopçu gitti, yerine Seda Sayan getirildi, programın da büyüsü bozuldu adeta. Zaman zaman çeşitli müdahaleleri, adaleti sağlamaya çabaları oldu da etkisi tartışılır. Hatta Yemekteyiz'in izleyici kitlesini Zuhal Topal'a kaptırdığı da söylenebilir.
Peki programın yeni sunucusu kim olacak? Onur Büyüktopçu geri döner mi? Pek sanmıyorum. Kanal D'de Çarkıfelek programını sunuyor şu sıralar. Bırakıp gelmesi zor görünüyor.
İşin özü, Acun Ilıcalı bu defa yanlış ata oynadı. Değişiklik her zaman iyi sonuçlar vermez. Programın tadı kaçarsa izleyici de başka kanala, başka programa kaçar.
Beyaz Show'un Tv8'de yeniden başlaması!
Cüneyt Özdemir'in youtube canlı yayınına katılan TV8'in sahibi Acun Ilıcalı'nın "Beyaz’la kimyamız her zaman tutmuştur ve onunla saatlerce konuşmaktan da büyük keyif alırım. Şimdilerde iki yıldır beraberiz ve ikimiz de ortaya çıkan işten çok mutluyuz. Bunun O Ses Türkiye ile kısıtlı kalmaması gerekiyor ve eğer gerçekten de böyle bir ilgi ve istek varsa Beyaz Show’un ekranlara yeniden dönmesi mümkün olabilir. Beyaz da bunu istiyorsa neden olmasın! Ben bunu yayınlayacak kanal olmaktan gurur duyarım." şeklinde kendince müjdelediği olaydır.
Bircan Bali'nin eşi Ömer Gezen'in iftarda rakı içmesi
Söylemezsem Olmaz programının sunucusu Bircan Bali'nin eşi Ömer Gezen Seren Serengil ile yapılan iftarda elinde rakıyla ortaya çıkmasıdır.
Beyaz TV’nin ‘Söylemezsem Olmaz’ programının sunucuları Seren Serengil ve Bircan Bali herkesi şoke etmiş. Programlarında herkesi eleştiren, ramazanda alkol alan biri olduğunda bunu programlarında paylaşan ünlü ikili sosyal medyada olay oldular.
Ailecek bir araya gelen Seren Serengil ve Bircan Bali iftar yapmış. Ancak görüntüler sonrası "böyle iftar olur mu?" yorumları yağmış.
Serengil’in çektiği videoda Bali’nin eşi Ömer Gezen’in elindeki rakı herkesi şoke etmiş. Serengil "Karısının resimlerini çekermiş" notuyla bir video paylaşmış.
Videoda Bali ve eşi görünüyordu. Ancak herkes Gezen'in elindeki rakıya takılmış. Bali ve eşine bu paylaşımlardan sonra tepki yağmış.
Demet Akalın "şu canlı yayınlarda su içmeyin oruç herkes biraz saygı" demişti kadını rezil ettiniz. Şimdi de kalkmış milletin alkol içmesine ayaklanıyorsunuz. Size ne kardeşim kendi günahları kendi hayatları. İçerler yada içmezler kime ne. Ne öyle ne böyle hiç biri uymuyot size. Kendi günah ve sevaplarınızla ilgilenin siz milleti boşverin.
Birol Güven: Türkiye'de dizi çekilmiyor dizi uzatılıyor!
En Son Babalar Duyar, Çocuklar Duymasın, Seksenler, Mandıra Filozofu gibi pek çok başarılı projede imzası bulunan ünlü senarist, yapımcı ve yönetmen Birol Güven, koronavirüs salgınından sonra dizi ve sinema sektörünü bekleyen süreçle ilgili Tivitrend'e açıklamalarda bulundu. Tivitrend Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Altun ve editör Pelda Arkan'ın sorularını yanıtlayan Birol Güven; koronavirüs salgınından dijital platformların sektöre etkisine, evde dizi çekiminden sinema filmi projelerine kadar birçok konuyla ilgili çarpıcı değerlendirmeler yaptı.
Birol Güven, koronavirüs salgını sonrası ailenin öneminin hatırlanmasının aksine aileden nefret edilmiş olunabileceğini belirtip, "Hayatımızda ilk defa bir arada bu kadar süre kaldık. Bu arada şunu da gördük; birçok aile aslında görüşmediği için aileymiş. Fake bir mutluluk varmış. Eskiden günün büyük bölümünde dışarıdaydık. Ev bir istasyon gibi, belli zamanlarda kesişme noktasıydı" ifadelerini kullandı.
"Mandıra Filozofu 3, hayalimdeki dijital uygarlığın yeni yaşam biriminde geçecek"
Bu süreçte Mandıra Filozofu 3 filmini çekmeye karar verdiğini belirten Güven, bu kez başrolü genç birine vereceğini söyleyip proje hakkında şu bilgileri verdi:
"16-17 yaşlarında bir başrol düşünüyorum. Senaryoyu onun üzerine kuracağız. Çünkü dünyada ilk defa büyükler küçüklerden öğreniyor. Dünya böyle bir şeyi hiç yaşamadı. Dolayısıyla Mandıra Filozofu 3 filminde yeni bir yaşam önerim var benim. Bunu o filmde anlatacağım.
Dijital uygarlık bize ekmeğin evde olduğunu gösterdi. Bundan sonra şehirlere hem yakın hem uzak, bağımsız, küçük, yeni eski mahalleler gibi yerleşim birimleri olacağını düşünüyorum. Mandıra Filozofu da bu benim hayalimdeki dijital uygarlığın yeni yaşam biriminde geçecek. Paylaşım ekonomisinin egemen olduğu bir yaşam."
"Beyaz perde sinemasının geleceği kötü"
Koronavirüs sonrası sinemanın geleceğini değerlendiren Birol Güven, günümüzde AVM sinemacılığına şahit olduklarını ancak salon sinemacılığının öldüğünü düşündüğünü vurguladı ve şöyle devam etti:
"Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Sinema Genel Müdürlüğü salonlarda 2 seyirci arasında 2-3 koltuğun boş kalacağını söylerse müthiş bir kapasite düşmesi oluyor. Bu da sektörün 3'te 2'sini kaybetmek demek. Filmler biletlerle finanse edilen bir sanat dalı. Bilet yoksa sinema da üretilemez. Biz zaten milyonlarca gişe beklemiyoruz, o yüzden Dijital Esaret filmiyle (10 Nisan'da vizyona girecekti) girebiliriz. Çünkü ben genellikle büyük fikir, küçük prodüksiyon film seviyorum. Fikir peşinde koşuyoruz. Beyaz perde sinemasının geleceğini kötü görüyorum."
"Bu yüzyılın adı; mesafe uygarlığı"
Başarılı senarist Almanya'da otopark sineması trendinin yeniden canlanması hakkında ise, "Araba sineması olacak. Bazı çalışmalar var. İstanbul'da da olacak. Çünkü arabalarımız bizim güvenli limanlarımız olacak. Artık bu yüzyılın adını 'mesafe uygarlığı' koyabiliriz. Artık tüm yaşam stilimizi mesafe belirleyecek" yorumunu yaptı.
Dizi ve filmlerinin Netflix, Blutv gibi dijital platformlarda yayınlanmasına sıcak bakan Birol Güven'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Dijital platformda rekabete ihtiyaç var"
"Hâlâ dijital mecranın beyaz perdedeki gişeyle karşılaştırılabilecek bir ekonomisi yok. Şu an bu gelişmedi ancak gelişecektir. Zaten gelecek orada. Rekabete ihtiyaç var. Yani daha fazla dijital platforma ihtiyaç var.
Dijitalde henüz taşlar yerine oturmadı. Televizyon hâlâ en etkili mecra. Çünkü televizyonda bir film yayınlıyorsunuz, 5 milyon kişi izliyor. 5 milyona dijitalde ulaşmak için belki 6 aya ihtiyacınız var. O yüzden reklam veren televizyonu tercih ediyor.
"Ev Yapımı dizisi TRT'nin kararı"
'Ev Yapımı' dizisi TRT'nin kararıdır. Bunu herkes yapmak ister. Cesaret bunu yayınlamaktır. Kanal sadece bunu yayınlayacağını söylemedi, hatalarımızı da kabul edeceğini söyledi. Çünkü bu format hata yapmaya da çok müsait, çok riskliydi. Ama kanalın inovatif kararı bizi motive etti.
Dizi sektörünü reklam pastası belirliyor. Ekonomik kriz yaşanırsa evden dizi çekimi mecburiyete dönüşür. Ama ben hayatımın geri kalanını evde dizi çekmekle geçirmek istemem.
"Televizyonlar yavaş yavaş ortadan kalkacaktır"
Televizyonların dijital platformlara karşı hiçbir şansı yok. Hala eski bir alışkanlıktır. Belli bir yaşın üstündekiler seyrettiği için var televizyonlar. Onlarla birlikte televizyonlar yavaş yavaş ortadan kalkacaktır. Netflix ve benzerleri gelir, televizyonları yok eder.
Gel al yok, getir var. Netflix filmleri eve getiriyor ama Cinemax gelin burada seyredin diyor. Onun yaşama şansı yok. Mülkiyet anlayışı değişti. İnsanlar artık sahip olmuyor, abone oluyor.
"Komediyi ihraç etmek zor"
Komediler yerel. Her ülkenin 80'leri kendine özgü. Komediyi ihraç etmek çok zor. Amerikalılar bile onu yapamıyor. Türkiye dünyada en çok dizi ihraç eden ikinci ülke ABD'den sonra. 140 ülkeye satıyoruz. Bizim ihraç ürünü dizilerimiz biraz anonim hikayeler.
Biz Seksenler'de aslında televizyon tiyatrosu yapıyoruz. Bizimki aslında sitcom diyorlar ya, durumu komedisi; o dışarıda da yapılabilir, kapalı mekan olmak zorunda değil. Seyirci varmış gibi alkış efekti, kahkaha efekti kullanıyoruz.
TV 360'taki "Gelecek Geliyor" programının başlama hikayesi
Ben gündelik hayatı anlatıyorum. Seksenler geçmişteki gündelik hayattı, Çocuklar Duymasın yaşadığımız dönemde gündelik hayattı. Ben gelecekteki gündelik hayatı anlatmak istiyorum, 2040'lar yapmak istiyorum. Ama kanallar bunu fazla yaratıcı buldular. İnsanlar anlamaz dediler. 360'la konuşurken dizi yapalım dedim, onların da öyle bir planı yoktu. Ben de senaryo yazmadan önce bilgimi artırmak için o işe başladım. Çünkü bilmeden de yazılamıyor. Gelecek merakım aslında gelecek dizisi yazmak içindi.
"Türkiye’de dizi çekilmiyor, uzatılıyor"
Uzunluk anlamında söylüyorum; Türkiye'de dizi çekilmiyor, dizi uzatılıyor. İçerik olarak çok şey kaybediyoruz. Seksenler'in 50 dakikadan günlük dizi olarak yayınlanmasını biz tercih ettik. Kanalın da ihtiyacı vardı o saate. Biz bu rekabetin dışına çıkmak istedik. Biz sıradan insanın sıradan hikayesini anlatıyoruz. Rakiplerimiz çok sert. Biz prime time'da o hikayelerle baş edemeyiz."
Seda Akgül ile İrem Derici arasındaki mastürbasyon tartışması
Beyaz TV'deki magazin programı Söylemezsem Olmaz'ın yorumcusu Seda Akgül ile şarkıcı İrem Derici arasında yaşanan tartışmadır.
ABD'de yaşayan Türk doktor Mehmet Öz korona karantinasında bol bol seks yapılmasını önermişti hatırlarsanız. İrem Derici de Youtube'daki "Sansürsüz" adlı programa konuk olmuş ve kendisine konuyla ilgili "Karantinada kalan insanlara bol bol çocuk ve seks yapın tavsiyeleri var. Peki yalnızlar ne yapsın?" sorusu sorulmuştu. O da "Mastürbasyon mu yapın diyeyim. Şu dönemde herhalde kimsenin aklına seks gelmiyordur, geldiği gibi de gidiyordur." yanıtını vermişti.
Seda Akgül de bu cevabı eleştirdi kendi programında. "Bize ne senin kardeşim senin tekil cinsel hayatından… Mecbur musun açıklamaya…" şeklinde sert bir çıkış yaptı. Kendisi de yalnız olduğu için sinirlendi herhalde.
Bu sefer de İrem Derici çıldırdı. Bağlandı canlı yayına, 'mastürbasyon' kelimesinin sansürlenmesine kızdı. "Sanki küfür etmişim gibi bipliyorsunuz anlamıyorum. Yapılan montaj nasıl işinize gelirse öyle yapılmış. Öyle bir lanse ediyorsunuz ki sanki ben ana avrat küfür etmişim gibi… Her şeyi çarpıtmanıza izin vermeyeceğim. Siz de öyle bir konuşursunuz ki ekran önünde prensesçilik oynuyorsunuz. Bir şeyi yapacaksanız tam yapın sonraki bölümü de verin" diye isyan etti.
İrem Derici'yi günahım kadar sevmem ama kadına bu konuda hak vermemek mümkün değil. Seda Akgül yersiz bir çıkış yapmış, gereksiz yükselip duyar kasmış kameraların önünde.
Hıncal Uluç'un TRT'yi şikayet etmesi
Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç'un, TRT kanallarının korona salgını dönemindeki yayın politikasına yönelik eleştirisidir.
TRT'nin görevinin insanların yaşam düzeyini geliştirmek, yararlı olmak, moral vermek, kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak olduğunu vurguluyor ama yayınlara bakıldığı zaman hâlâ eski tas eski hamam olduğunu söylüyor haklı olarak.
İnsanlar bu salgın döneminde evlerine kapanmışken en çok televizyona bakıyor. TRT'nin de bir sürü kanalı var. Ama yayınlarda bir güncelleme söz konusu değil. İnsanlar korona haberleri nedeniyle karamsar ve tedirgin şekilde evlerinde beklerken TRT görevini yerine getirmiyor, halkı eğlendirecek içerikler yayınlamıyor.
İşte Hıncal abimizin isyan ettiği o yazı:
Biz 65 yaş üstündekiler eve kapandık. Altındakiler de artık zorunlu olmadıkça çıkmıyorlar.. Yani hemen herkes evinde.. Hemen herkes evde olunca da, televizyon tek ortak eğlence aracı haline geldi.
Şimdi, özel kanallara hiçbir lafım yok.. Onların çoğu zaten yaşam mücadelesi içindeler.
Ama benim bir de kamu televizyonum var.. Anayasa ve yasalar gereği, benim yaşam düzeyimi geliştirmek, bana yardımcı olmakla görevli. Bu görevini yapmak için benden vergi alıyor. Yani benim paramla yaşıyor. Şu anda yazdığım bilgisayarın kullandığı elektrikten, çalışma odamı aydınlatan ışığa, ütüden, fırına, çamaşır makinesine kullandığım her elektrik zerresinden vergi alıyor.
Bunun üstüne reklam da alıyor.
Yani, adil olarak bakarsak, özel kanallarla haksız rekabet içinde. Çünkü özellerin böyle bir devlet geliri yok.
Sadece reklamla yaşıyorlar.
Ama bu "haksız rekabet" durumu aslında adil. Çünkü TRT kamu görevi yapıyor. TRT benim için var.
Bana yararlı olmak, böyle günlerde bana moral vermek, kendimi iyi hissetmemi sağlamak için var.
Ben vergilerimle desteklediğim için "Reyting" derdi, tasası da yok!.
Yani Sayın Başkanım, TRT, hele bu özel "Evde kal" sloganlı günlerde, "Özel görevli!." Özel görevi ne?.
Eve kapanmış halk kesimini oyalamak. Moralini yükseltmek..
Eğlendirmek ve neşelendirmek..
Peki TRT'yi, tüm kanalları ile TRT'yi yönetenler, bu özel günler için bir araya geldiler mi?.
"Bu koşullarda ne yapabiliriz" diye konuştu, tartıştılar mı?.
Ne gezer..
Çünkü, açın bakın..
27 Mart 2020 programları ile 27 Mart 2019 programları arasında fark göremeyeceksiniz.
Biz bambaşka bir yaşama girdik.
Eve hapsolduk. Gazete ve tv'lerimiz ve de sosyal medyamız sayesinde, çoğunluğumuz kötümser, ama nerdeyse hepimiz ekrana bağlıyken, yayınlar eski tas eski hamam..
Benim yaşamım eski tas eski hamam değilken, nerdeyse A'dan Z'ye değişmişken, benim paramla kurulan, bana hizmet için benden her yıl milyarlar alan TRT'de bu çekilmez ve izlenmez yayınlar, normal mi?.
Hadi TRT1'i geçtim. TRT2 zaten belli bir eğitim kesiminin üstü için kuruldu. Doğru seçim ve doğru işler yapıyor.
Ama mesela boş vakitlerimde açtığım TRT Müzik kanalı, evde kapalı kalan tüm aileyi bir araya getirmek, onlara ortak bir şeyler izletmek, hazır herkes evde kapalı iken, dededen toruna tüm aileyi ekran başına toplayacak, hepsini birden eğlendirecek, neşelendirecek ve aile birliğini sağlayacak eğlence programları yapmayı düşünüyor mu?.
Aile en küçük sosyal topluluktur.
Duygusal topluluktur. Ayni şeye üzülen, ayni şeye gülen..
Peki TRT, hazır ekran başındayken bizi aile yapmayı düşündü mü?
Hayır.. Asla.. Hiç düşünmedi zaten..
Ama yayınladıkları mesela "Hey Gidi Günler Hey", mesela "Siyah Beyaz" mesela "Dün Gibi" programlarında eski TRT'nin ellerinde bugünkü teknolojiler ve bugünkü arşiv yokken üstelik yaptığı "aile eğlence programları"ndan parçalar var..
"Aile" Sayın Başkanım..
Sizin en çok üzerinde durduğunuz, kutsal saydığınız ailenin her bireyi, günümüzde ayrı tellerden çalar ve ayrılır parçalanırken, her telden eğlenceyi içeren ve ailenin tüm bireylerini ekran başına toplayan eski program örnekleri bugün niye yok, TRT'de?.
Çünkü TRT'de sizi dinleyen yok. Çünkü TRT'de yasal ve anayasal görevini bilen yok.
TRT Müziği yönetenler, hiçbir şey yapamıyorlarsa, ellerinden bir şey gelmiyorsa, depolarında bir hazine var. TRT Arşivi..
Açsınlar o arşivi.. Utanmasınlar, seçsinler ve eski eğlence programlarını, komedyenleri, popçu, türkücü, şarkıcı ve harika sunucuları ile tekrar yayınlasınlar.
Bu kadar basit, Başkanım..
Bu basit şeyi bulmak için "Halkı, aileyi düşünmek" yeterli.
Ama bunlar düşünmüyorlar, Başkanım.
CİMER'e değil, vaktin darlığı ve konunun müstaceliyeti yüzünden, doğrudan size baş vurmak zorunda kaldığım için özür dilerim.
"Aile Birliği" düşüncesine nasıl yürekten bağlı olduğunuzu bilmek cesaretimi arttırdı.
Bağışlayın.
En derin Saygılarımla Başkanım.
Hıncal Uluç
Vatandaş.
Hüseyin Gülerce'nin 65 üstü sokağa çıkma yasağını hem delip hem savunması
Bir zamanlar FETÖ'nün sözcüsü diye tanınan, FETÖ'nün yayın organı Zaman gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yapan, 17-25 Aralık'tan sonra cemaati eleştirmeye başlayan Hüseyin Gülerce'nin beyin yakan davranışıdır.
Şimdilerde Star gazetesinde köşe yazarlığı yapan 70 yaşındaki Gülerce; 65 üstüne getirilen sokağa çıkma yasağına uymayanları eleştirip, yasağı delenlere 'katil' benzetmesi yapmış. Ama bu evinde otururken söylemiyor. Beyaz TV'nin stüdyosunda çekilen Ortak Akıl programında söylüyor.
Sen daha kendin yasağa uymamışsın, insanlara söz sözleyeme cüretini nereden alıyorsun be adam? Kendin de cahil ve katil sınıfına giriyorsun bilmem farkında mısın...
Osman Gökçek'in İsmail Saymaz'a bir saat saydırması
Melih Gökçek'in veledi Beyaz TV'nin sahibi Osman Gökçek'in, iş teklifini kabul etmeyen gazeteci İsmail Saymaz'a çamur atmasıdır. Kedi uzanamadığı ciğere murdar dermiş hesabı...
Hürriyet gazetesi ile yollarını ayıran İsmail Saymaz'ın Melih Gökçek ve oğlu Osman Gökçek'le sosyal medya üzerinden yaptıkları tartışma dün gece Beyaz TV ekranlarına taşınmış. Osman Gökçek sahibi olduğu kanaldan İsmail Saymaz'a tam bir saat saydırmış.
Melih Gökçek ve oğlu Osman Gökçek ile gazeteci İsmail Saymaz arasında bir süredir sosyal medya üzerinden karşılıklı bir atışma yaşanıyordu.
Son olarak Saymaz, Gökçek'in kendisine Beyaz TV'de çalışması için teklif yaptığını belirtmiş ve ''Şu hayatta Melih Gökçek’in oğlu olmaktan başka bir vasfı bulunmayan Osman Gökçek ile Osman’ın ayakçısı Türker Akıncı, yarın bana özel program yapacakmış. Bu ikili, iki ay önce bana Beyaz TV’de ücret mukabili yorumcu olmam için teklif getirdi ve hakaret saydığım için reddettim.'' demişti.
Dün akşam ise Beyaz TV'de kanalın sahibi Osman Gökçek ile Türker Akıncı tarafından İsmail Saymaz özel programı gerçekleştirmişler.
Saymaz'a kartoteksler halinde hazırlattığı eski tweetleri ve fotoğrafları üzerinden sorular yönelten Gökçek, yaklaşık bir saat boyuncu İsmail Saymaz'a saydırmış. Gökçek, "Sen nesin ya, bukalemun gibi adamsın" demiş.
Melih Gökçek ise sosyal medya hesabından;
"VE BU GECE OSMAN GÖKÇEK VE TÜRKER AKINCI SENİN İPLİĞİNİ PAZARA ÇIKARTTI.. SENİN HERGÜN DEĞİŞEN YÜZÜNÜ BELGELERİYLE ORTAYA KOYDULAR... OSMAN GÖKÇEK “BİNBİRSURAT İSMAİL YILMAZ’I” BİR DAKİKADA ÖZETLEDİ... SEYREDELİM Mİ" sözleri ile birlikte programdan bir bölümü paylaşmış.
Osman Gökçek kanalındaki yayınlara baksın önce. Kendisi yandaş ama muhalif gazeteci İsmail Saymaz'a iş teklif edip parayla satın alabileceğini düşünmüş. Değil bir saat 100 saat de saydırsan İsmaile attığın çamur tutmaz kardeşim. Sen önce babanın pisliklerini temizle
Ahmet Çakar'ın korona virüsten ölenlerin sayısını açıklaması
Beyaz TV'de gündeme gelen korkutucu iddiadır. Dün akşam Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın basın açıklaması yapacağı haberi gelince Beyaz Futbol isimli programın yorumcusu eski hakem Ahmet Çakar tarafından dile getirilmiştir.
Çakar canlı yayında aynen şöyle dedi:
"Maalesef 2 tane vefatımız var koronadan. Sanıyorum Sayın Bakan (Fahrettin Koca) birazdan açıklayacak. Benim devlet içerisindeki bağlantılarım ve doktor olmam nedeniyle bunu üzülerek söylüyorum."
Sonra bakan kameraların karşısına geçti ama ölen kimse olmadığını söyledi. Sadece korona vakası artmış. İnsanları boşuna korkutuyor yalan yanlış bilgilerle. Zaten futbol konusunda şaklabanlık yapıyorlar ama böyle hassas ve ciddi bir meselede yalan söylemeleri yaptırımsız kalmamalı. RTÜK gereken cezayı kesmeli.