
Eskiden, yani bu zamana dilimine doksanlar demek daha doğru olur, kumandayı jelatinle sarıp sarmalardık ve öyle kullanırdık. Yeni nesile muhtemelen çok saçma ve anlamsız gelecektir fakat bunu uzun yıllar boyu yaptık. Bu durumla yarışabilecek bir durum daha var ki o da, yeni alınan arabanın koltuklarının muşambasını çıkarmamak olur...
Kumandadaki o jelatin eriyene kadar, artık o tuşların elinizle hissedildiği ana kadar kullanılırdı. Kullanılırdı dediysem de çıkarılıp jelatinsiz kullanılmaya başlanmazdı, yeni jelatiniyle değiştirilir ve tertemiz kullanılmaya devam ederdi.
Türk halkındaki bu gariplik diğer milletlerde de var mıdır bilinmez ama nedeninin eskiden elektronik aletlerin çok pahalı olmasına ve kırılınca bu kadar rahat ulaşılamamasına bağlıyorum. Nitekim o zaman garip gelen ama şimdi anımsayınca gayet saçma ve komik olduğunu anladığımız saçma bir durumdur bu.
Eskiler akıllıymış. Böyle yapınca kumanda daha uzun ömürlü oluyordu
Küçükken dedem yapardı. Jelatin eskiyince altındaki tuşlar da görünmeye başlardı. Anlardık ki jelatinin değişme zamanı gelmiş...
Poşet varken düğmelere basmak eziyet. Üzerine tam yapışsa belki kullanılır ama poşet bol olduğu için kumanda sürekli sağa sola kayıyor
mantıklı olabilecek bi harakettir şimdi düşününce, sonuçta kumanda zaman geçtikçe çevre neminden tozundan vs. etkilenip eskisi kadar randımanlı çalışmamaya başlar jelatinle kaplamak bu sorunu, bozulmayı aşmaya yönelik etkili bi çözüm olabilir gibi gelmekte.
kumandayı dış etkilerden koruma meselesidir. her ne kadar onu üretenler zaten ellerinden geldiğince iyi paketlemişlerse de korumayı artırıcı bir tedbirdir.
eskiden benim de güldüğüm ancak servise giden uzaktan kumandanın sık bozulmaması için arçelik teknik servis uzmanının verdiği tavsiye.
30 sene evvel parçası ve bir yedeği yoktu kırılınca yeni bir televizyon demekti oda ekonomik zorluklar vesaire derken böyle koruma yöntemleriyle kullanılırdı.