Lübnan'da bir televizyon kanalında sokkatan canlı yayına bağlanan bir kadın muhabirin yüksek ateş yüzünden aniden yere kapaklanmasıdır.

Stüdyodaki sunucu ve izleyicilerin şaşkın bakışları arasında gerçekleşen bu durum izleyende büyük panik ve üzüntüye neden olmuş.

Beyaz TV'de gündeme gelen korkutucu iddiadır. Dün akşam Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın basın açıklaması yapacağı haberi gelince Beyaz Futbol isimli programın yorumcusu eski hakem Ahmet Çakar tarafından dile getirilmiştir.

Çakar canlı yayında aynen şöyle dedi:

"Maalesef 2 tane vefatımız var koronadan. Sanıyorum Sayın Bakan (Fahrettin Koca) birazdan açıklayacak. Benim devlet içerisindeki bağlantılarım ve doktor olmam nedeniyle bunu üzülerek söylüyorum."

Sonra bakan kameraların karşısına geçti ama ölen kimse olmadığını söyledi. Sadece korona vakası artmış. İnsanları boşuna korkutuyor yalan yanlış bilgilerle. Zaten futbol konusunda şaklabanlık yapıyorlar ama böyle hassas ve ciddi bir meselede yalan söylemeleri yaptırımsız kalmamalı. RTÜK gereken cezayı kesmeli.

İlahiyatçı sunucu arkadaşımız Veyis Ateş'in korona programı için kimi çağırsam kimi çağırsam da şöyle seksi meksi konuşsak diye düşünürken aklına ilk gelen isim olan ilahiyatçı Ali Rıza Demircan'ın canlı yayında koronanın sebebini anal oral sexe bağladığı uçuk saçık programdır.

Çok değerli ilahiyatçı dohtorumuz Ali Rıza şöyle buyurmuş: "Zina, evlilik dışı ilişki, eş cinsel, evlilik hayatında anal ilişki ve regl döneminde ilişki. Bu yasaklar rahim olan rabbimizin koyduğu yasaklardır. Bu yasaklara riayet ederseniz pek çok hastalığın önlemini henüz daha oluşmadan almış olursunuz”

Sosyal medyada tepki çekince de program sunucusu Veyis Ateş sosyal medya hesabından özür dilemek zorunda kalmış:

Show Ana Haber sunucusu Ece Üner'in, koronavirüs fırsatçılarına verdiği ayar (Bkz.) sonrası kendisine eleştiride bulunan gazeteci Ahmet Hakan'a yanıtıdır.

Ece Üner koronayı fırsat bilip fiyatları artıranları eleştirmiş ama Müslümanlık konusunu da işin işine katınca Ahmet Hakan'ın tepkisini çekmişti. Hakan, şu ifadeleri kullanmıştı köşe yazısında:

"Bizdeki seküler kesimlerde...

Öteden beri...

Ahlaksızlık yapanların, sahtekârlık yapanların, fırsatçılık yapanların alayının namazında niyazında insanlar olduğu yönünde...

İnsaftan, vicdandan, terbiyeden ve ahlaktan yoksun çok yerleşik bir önyargı vardır.

O çirkin önyargı, galiba Ece Üner’de de var biraz.

Ne hazin! Ne ayıp! Ne kötü!"

Ece Üner, kendisini eleştiren Ahmet Hakan'a önce Twitter hesabından yanıt verdi:

Aynı günün akşamında Show Ana Haber canlı yayınında isim vererek tepkisini gösterdi. Onu kendi yazısıyla vurdu. Sözlerini çarpıttığını, haksızlık yaptığını söyleyip "Bu yaptığınız Müslümanlığa sığar mı?" diye sordu. En sonunda da "Günün adamı değil, hakikatin adamıyım. Size de tavsiye ederim" diyerek zaman zaman yandaşlık eleştirilerine maruz kalan meslektaşını fena gömdü.

Sosyal medyada da pek çok kişi bu tartışmada Ece Üner'in tarafını tuttu. Ama Ahmet Hakan pes etmedi, polemiği sürdürdü. Bugün Hürriyet'teki köşe yazısında Ece Üner'e seslenmiş yine:

"Televizyonda haber sunan Batılı bir haber sunucusunun bir sahtekarlık, bir ahlaksızlık, bir fırsatçılık haberini sunduktan sonra kameraya dik dik bakarak 'Sorsan hepimiz Hristiyanız. Ama gel gör ki kilise haftada bir gün, ahlak ise haftanın yedi günü farz' falan diye bir laf söylediğini düşünün. Ne yaparlar o sunucuya Batı’da? Ne yapacaklar canım. Gülerler. Sadece gülerler

Ben de 'bizimkine' gülüyorum tabii.

Ama sadece gülmüyorum.

Ayrıca şunları da söylemek istiyorum:

Yahu Ece Üner!

Bir sahtekarlık, bir fırsatçılık, bir ahlaksızlık gördüğünde...

Aklına niye Müslümanlık geliyor ki senin?

Dün de söylemiştim, bugün de söylüyorum:

Fırsatçının, ahlaksızın, sahtekarın dinle diyanetle ilişkili olduğunu nereden biliyorsun?

Ayrıca...

Bir iyilik, bir güzellik, ahlaki bir davranış haberini verdiğinde...

Ekrandan seyircilere dik dik bakarak...

'Sayın seyirciler! Biliyorsunuz hepimiz Müslümanız... Bu iyiliğin, bu güzelliğin, bu ahlaklı davranışın nedeni de işte bizim Müslümanlığımızdır' falan diye şöyle afili bir nutuk çekiyor musun?

Tabii ki çekmiyorsun.

Müslümanlığımızın güzel ahlaktaki belirleyiciliğine işaret etmeye hiç mi hiç gerek duymazken...

Müslümanlığımız ile kötü ahlak arasındaki çelişkiye işaret etmeye neden gerek duyuyorsun ki?

Ama bütün bunlar...

Müslümanlık iddiasında bulunup da ahlakı öncelemeyen tiplerin var olduğu gerçeğini değiştirmiyor tabii...

Bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyaç duymayan tipler var.

Ama Ece Üner’in söz konusu ettiği fırsatçıların, söz konusu ettiği sahtekarların, söz konusu ettiği ahlaksızların onlar olup olmadığı belli değil.

Neyse... Söylenecek daha çok söz var ama benim kalkmam lazım. Çünkü elimi 20 saniye boyunca sabunlu suyla yıkama vaktim geldi."

Sonda sanki bir virüs göndermesi gelmiş. Bakalım Ece Üner pazartesi günü yargı dağıtmaya devam edecek mi...

Koronavirüs ile mücadele konusunda daha dün bile Küba'nın vatandaşlarına "maskenizi kendiniz yapın" uyarısına şeyimizle gülerken hoppadanak güldüğümüz şeyin başımıza heran gelebileceğini gösteren bilgidir.

Efendim malüm özel kanallarda olduğu gibi TRT'de gündüz kuşağına kadın programı koyuyor. TRT'nin en çok bilinen kadın programı da "İyi bir fikir" herhalde programın isminden hareketle madem millet eczanede markette kolonya bulamıyor o zaman vatana millete biz bir iyi fikir verelim demişler ve canlı yayında evde kolonya yapımını anlatmışlar göstermişler.

Hade hayırlısı yarın öbürgün ameliyat yapmayı falan da göstermesinler de :)

Ece Erken'in sevgilisinin arabalarına zarar verdiği anın görüntüleri ortaya çıkınca vatandaşlar ve kanal yönetiminden gelen tepkiler üzerine istifa etmesidir.

Avukat Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun eşi Benan Mahmutyazıcıoğlu, Ece Erken'in evinin önündeki arabalara zarar verdiğini iddia ettiği bir video yayınlamıştı. (bkz.)

Sosyal medyada olay yaratan güvenlik kamerası görüntülerden sonra Erken, canlı yayında flaş kararını açıklamış. Ünlü sunucun eski sevgilisi ve Benan Mahmutyazıcıoğlu da, magazin dünyasını sarsan açıklamalarda bulunmuş.

Erken'in açıklaması:"Gerçeklerin ortaya çıkacağını da biliyorum. Hiç lafı uzatmayacağım. İstifa etmem istenmedi. Gerçekten tatile ihtiyacım var. Çünkü ben bir mücadelenin içinde değildim. Mücadelenin içerisinde bir şeyi bozmaya çalışan üçüncü şahıslar olur. Ben hiçbir zaman üçüncü şahıs olmadım. o yüzden de her şeyin arkasında Şafak Bey zaten. Şafak Bey gereken açıklamayı yaptıktan sonra da bana söz söylemek düşmez. Hepinize çok teşekkür etmek istiyorum."demiş

Ece'den önce canlı yayına bağlanarak konuşan Şafak Mahmutyazıcıoğlu ise "Herkesin evladı var, benim de evladım var. Onlar da zarar görsün istemiyorum. Çok da iyi niyetli bir açıklama yapıyorum. neden bu konu bu kadar uzadı, dallandı budaklandı? Her gün birileri bir şeyler paylaşıyor sosyal medyada yani kime ne? Görüntüler eski, yeni bir görüntü değil. Açıkcası benim izleyince gülüp geçtiğim şeyler bunlar. Bir kavga sonrasında yaşanmış çocukça sinir anı. Olabilir, araba benim! İkisi de benim arabam. Herkes bir şey yazıyor. Napalım, oldu! Çocukça yaşanan bir sinir. Tekrar söylüyorum, çok çok özür diliyorum. Kimsenin zarar görmesini istemem. Üzülmesini de istemem. İnsanın hakim olamadığı, kontrolü ele alamadığı bir şey gönül... Yapacak hiçbir şey yok. Bunun da arkasındayım. Çok üzgünüm, keşke yaşanmasaydı ama... Görüntülerle ilgili konuşacak hiçbir şeyim yok. Ufacık bir sinir anı, olabilir. Geçti gitti. Muatabı da benim. Ben de şikayetçi falan da değilim, canı sağ olsun."diyerek Eceyi savunmuş.

Tüm bu yaşananların ardından Kanal D'de yayınlanan '2. Sayfa' programına açıklamalar yapan Benan Mahmutyazıcıoğlu, "Ece Erken'in bu yaptığının ilk olmadığını söyleyerek daha önce de kendisine defalarca mesaj attığını anlatmış. Ece Erken daha önce de bana 'Kocan benim yanımda' şeklinde mesajlar attı, ardından bizim teknemizde fotoğraflarını bana atarak 'Sizin teknenizde ben varım' demiş.

Şu olayda iki suçlu bir masum var. Suçlular; Ece Erken ve Şafak Mahmutyazıcıoğlu, masum; Benan Mahmutyazıcıoğlu

Şafak bey şimdi sen kalkıp en büyük pisliği yapıyorsun aldatıyorsun vs. sonra çıkıp diyorsun ki gönül işi bu çart çurt. Kardeşim git boşan o zaman adabıyla sonra yaşa gönül meseleni. Kalkıp eşininde piskolojisini bozma çocuklarını madem çok düşünüyorsun ozaman kendine yakışanı yap.

Ece seni zaten hiç söylemiyorum hem yüzsüzsün hem karaktersizsin. Kalkıp arabanın camlarını indirmek nedir ya birde kadına mesjlar atıyorsun. Birde savunmada boşanana kadar beklesemiydim diyorsun bekleyeceksin tabi madem gerçekten seviyorsun bekle kardeşim. Rezil olmazsın sende ama sen kalkıp basitleşmek için herşey yapmışsın. Birde kendini haklı çıkarmaya çalışıyorsun yazık valla yazık biz utandık senin yerine sen utanmamaya devam et.

Benancım olan sana oluyor davanın peşinden koşarken seni yıldrımaya çalışıorlar çileden çıkarıp onlar gibi alçalmanı bekliyorlar ama sen devam et böyle dik duruşunla onlar rezillikleriyle anılırken sen hep dik ve güçlü oluşunla anılacaksın.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Türkiye'de ikinci vakası görülen korona virüse karşı yaptığı uyarıdır. Bu sabah Fox TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Çalar Saat'e konuk oldu İmamoğlu. 

Malum, dünyayı kasıp kavuran korona salgını Türkiye'ye de bulaştı. Hatta ikinci vakanın da görüldüğünü açıkladı Sağlık Bakanı. İlk vakadaki virüslü şahsın bir tanıdığıymış o da.

İşte Başkan İmamoğlu da canlı yayında bir dizi uyarılarda bulundu. Belediye ekiplerinin hizmet binalarında, toplu taşıma araçlarında her türlü dezenfekte işlemini yaptığını söyledi ancak yine de  belli bir yaşın üzerindeki vatandaşların toplu taşımalara binmemesini önerdi. Açıklamalarının bir kısmı şöyle:

"Sahaya 30 araç çıkardık sayıyı 40’a çıkaracağız. Biz bütün İETT araçlarını normalde dezenfekte diyoruz ama bunu yoğunlaştırdık. Gün içinde mola veren araçlarımıza da dezenfekte işlemi yapıyoruz.

Tüm İETT otobüsleri, otobüs A.Ş.’lere ait otobüsleri, metroları. Şoförlere eğitim vermeyi, bu düzenlemeyi de kendileri yönetmesi lazım.

Okullar çok özel yerler. Belli yaştaki çocukları zemini, tuvaletleri dezenfekte edersiniz ama çocuklar çok sık temas ediyorlar, hareketliler o bakımdan bu ilk ve orta dereceli çocukların tatil edilişini doğru buluyorum.

Bebekleri de önemsiyorum. Belli bir yaş üstü hemşehrilerimizin toplu taşıma vasıtalarını kullanmamalarını, çok acil bir durum yoksa seyahat etmemelerini istiyorum."

Programın tamamını izlemek isteyen varsa da aşağından bakabilir.

Avrupa Hentbol Şampiyonası sırasında canlı yayınına giren ve salondan gelişmeleri izleyici ile paylaşan muhabirin maç öncesi ısınma esnasında başına isabet eden hentbol topudur.

Televizyonlardaki canlı yayın resmiyetinin hikaye olduğunu ortaya çıkaran görüntüdür. Yabancı kanaldaki haber programına canlı yayınla katılan adamın ekranda görünen üst kısmı gayet şık, takım elbiseli falan. Hatta arka plan da camlı, sokağı görüyor. Sanki sahaya inmiş gibi duruyor ekranda. Ama kamera TV'den yan tarafa kaydırılınca görüyoruz ki ekranda takım elbiseyle duran şahıs evin içinden şortla yayın yapıyor. Bu da televizyon dünyasının hilelerinden biri işte.

Çin'de başlayıp tüm dünyada ölümlere yol açan korona virüsün Türkiye'de de görülmesi sonrası herkesin merak ettiği sorudur. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın dün gece saat 00.30'da açıklama yapacağı haberi geldi. Daha sonra sınır ve sahillerdeki sağlık personellerinin izinlerinin iptal edildiği bilgisi geldi. Herkes aşağı yukarı tahmin etti zaten koronavirüsün geldiğini ama kaç kişide görüldü, ölüme varan vaka oldu mu, bunlar insanları tedirgin etti.

Neyse gecikmeli de olsa Bakan Koca 01.00'de kameraların karşısına geçti ve alınan tüm önlemlere rağmen koronavirüsün Türkiye'de de görüldüğünü açıkladı. Bir erkek vatandaşta yurt dışından kaynaklı, sınırlı ölçüde koronavirüs tespit edildiğini, hastanın tedavi altına, yakınlarınınsa tedbir amaçlı gözetim altına alındığını söyledi.

Fakat hasta mahremiyetini gerekçe göstererek ne hastanın adını, ne de hastalığın görüldüğü şehri açıkladı. Koskoca Bakan şeffaflık naraları attı konuşma boyunca ama en merak edilen sorunun yanıtını vermedi. Tamam hastanın mahremiyeti için adını açıklamaması gayet mantıklı ama virüsün görüldüğü ili söylemesi gerekirdi.

Bu noktada CNN Türk'te peş peşe 2 pot kırıldı. Hastalığın yaşandığı ilin İstanbul'da olduğu bilgisi canlı yayına yansıdı. Birincisi Başak Şengül'ün sunduğu Akıl Çemberi programında konuk olarak yer alan eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner'in yaptığı telefon konuşmasıydı. Metiner daha bakan açıklama yapmadan önce canlı yayında telefonla konuşurken “Bir vaka var, İstanbul diyor” şeklinde bir ifade kullandı ve bu ekrana da yansıdı.

İkincisi ise Bakan Fahrettin Koca açıklama yaptıktan sonra ekrana çıkan spiker Duygu Kaya, korona virüs vakasının İstanbul'da olduğunu ağzından kaçırdı. 

Bir diğeri de sosyal medyada gündeme gelen iddia. Twitter'da #Kayseri hashtag'i gündemin ilk sıralarına çıktı. Yapılan paylaşımlarda corona virüs haritasının Türkiye'de işaretlenen bölgesinin Kayseri üzerinde olduğu öne sürüldü.

Ayrıca NTV'de ilk korona vakasıyla ilgili haber aktarılırken 38 plakalı bir ambulansın olduğu görüntüler ekrana yansıtıldı. Hatırlarsanız Kayseri'de umreden dönen bir vatandaş korona virüs şüphesiyle karantinaya alınmıştı.

9 Mart 2020'de Habertürk'te Didem Aslan Yılmaz'ın programı Türkiye'nin Nabzı'na katılan ve program öncesinde sosyal medyadan canlı yayına giren Prof. Dr. Ahmet Rasim Kucukusta'nın programın bir diğer konuğu deneyse Tıp Uzmanı Doç Dr. Oytun Erbaş'ı "Corona Virüsünün korkulu rüyası" olarak tanıttığı videodur.

Edirne'de sınırdaki göçmen hareketliliğini aktarmaya çalışan TRT World muhabiri Semir Sejfovic'in yaşadığı zor anlardır.

Sığınmacılar, Avrupa'ya geçebilmek için Yunan polisine karşı mücadele verirken, Yunanistan'ın sert müdahalesiyle karşılaşıyor. İşte bu sırada canlı yayında olan muhabir ve kameraman Yunan polisi ateş açınca hedef olmamak için siper alıyor.

Gerçekten gazeteciliğin dünyanın en zor mesleklerinden biri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor bu görüntüler.

Heyecanlanan muhtar'ın protokolü kahkahaya boğan videosudur.

Van’ın Edremit ilçesindeki bir açılışta kürsüye çıkan ve oldukça heyecanlanan Mülk Mahallesi Muhtarı Alaattin Çelik, yaptığı konuşmayla herkesi kahkahaya boğmuştur.

Cami ve taziye evi açılışında neden bu kadar heyecan yapılır anlamadım ki. Muhtar bir ara sayın sayın.. diye takılacak korkusu sardı beni. Konuyu açılıştan başka yere getiren muhtar dayımızın ağzına sağlık baya güldürdü beni

Bana birde mesleğe yeni başlayan ilk canlı yayına çıkan spiker ve muhabileri hatırlattı. İlk iş heyecanını anımsattı. Ama şimdi spikerlin eğitimi var. Bu dayımızın eğitimi yok ve ona rağmen heyecanını güzel toparlayıp bitirebilmiş konuşmayı😂😂

Son dönemde evli bir erkekle aşk yaşadığı ortayan çıkan sunucu Ece Erken'in, yıllardır eşinden şiddet gördüğünü açıklayan astrolog Nuray Sayarı'ya ayar vermeye çalışmasıdır.

Ünlü astrolog Nuray Sayarı, önceki gün canlı yayında gözyaşlarına boğularak eşinden şiddet gördüğünü ve aldatıldığını söylemişti. Aynı zamanda tehdit edildiğini de belirten Sayarı, yardım çağrısında da bulunmuştu. (bkz.)

Sayarı'nın bu açıklamalarına Ece Erken yorum yapmış.“Beni eşim aldatsa ben ondan ne para talep ederdim ne de başka bir şey; sadece boşanırdım. ‘Yuvamı kurtarayım’ diye, ‘çocuklarım babalı büyüsün’ diye beni aldatan ve şiddet uygulayan bir adamı kabul etmem. Beş yıl boyunca aldatılmayı kabul etmiş, beş yıl boyunca otelleri biliyor. Adam aldatıyorsa bırakacaksın" ifadelerini kullanmış.

Erken bu ifadeleri sosyal medyada tepki çekmiş. Çünkü Ece Erken'in adı Şafak Mahmutyazıcıoğlu ile yasak aşk dedikodularına karışmıştı.(bkz.)

Ece Erken’in yaptığı ‘Evliliği bitmek üzere olan biriyle beraberim. 9 ay önce dava açılmış ve ayrı evlerde yaşıyorlar.’ açıklamasından sonra; 

sevgilisi Şafak Mahmutyazıcıoğlu’nun eşi Benan Mahmutyazıcıoğlu, 27 Ekim tarihinden bir #tbt paylaşımı yapmıştı: “Evimizde maç keyfi.” diyerek eceye resmen gönderme yapmıştı.

Son koca bükücü ece hanım sen kimm Nuray Sayarı'yı eleştirmek kim? Şu dünyada şu olay hakkında yorum yapacak en son insan bile değilsin. Çocuğundan utan be oğlun büyüyüp bu haberleri görünce senden utanacak yazık ona. Sen Nuraya bunu diyerek aslında sevgilinin eşine göndermede bulunmuşsun. Bu kadarda basit olma senin yaptığını cahiller yapmaz. Silkelen de kendine gel artık.

İsmail Küçükkaya'nın programına Moskova'dan bağlanan Tülay Ünal Öçten'in canlı yayını sırasında yaşadıklarıdır.

Rusya'daki Putin Erdoğan görüşmesini takip eden FOX Haber Ankara Temsilcisi Tülay Ünal Öçten, sabah FOX Çalar Saat programında Moskova'dan canlı yayın yaptığı sırada

İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtlayan Tülay Ünal Öçten, Rus polisinin kameranın önüne geçerek müdahale etmesi nedeniyle canlı yayını bitirmek zorunda kalıyor.

Tülay Ünal Öçten, canlı yayındaki zor anlara rağmen son ana kadar İsmail Küçükkaya'ya tarihi görüşme öncesi yaşananları anlatmaya devam etti. Ancak, Rus polisi Tülay Ünal Öçten konuşurken kameranın önüne geçerek çekimi tamamen iptal etti.

İsmail Küçükkaya ise yayının ardından, "Ne kadar güçlü olursanız olun, petrolünüz olsun, doğalgazınız olsun asıl önemli olan ne kadar demokrasinizin güçlü olduğudur" diyerek Rus polisine tepki gösteriyor.

Diktatör Putin'in ülkesinden de bu beklenirdi zaten. Lafa gelince medeniler, demokrasiyi ve özgürlüğü savunurlar. Ama aralarının kötü olduğu bir ülkenin medya çalışanını engellemekte de geri kalmazlar.

İdlib'deki Bahar Kalkanı harekatı için sınırda canlı yayın yapmaya çalışan HaberTürk Tv spikeri Mehmet Akif Ersoy'un "Gerçekte 5 kişiydik. @HaberturkTV
Onların boyu biraz kısa kaldı #idlib #Bahar_Kalkanı #habertürk" notuyla paylaştığı fotoğraftaki 2 minik köpektir.

Gerçekte 5 kişiydik. @HaberturkTV Onların boyu biraz kısa kaldı #idlib #Bahar_Kalkanı #habertürk pic.twitter.com/PMKjdzTcD5

— Mehmet Akif ERSOY (@ersoyakif1) March 4, 2020

Çindeki coronavirüs ve sonrasında yaşanan ölümlerle ilgili canlı yayına Çin İstanbul Başkonsolosu Cui Wei'yi çağıran Habertürk spikeri Kübra Par'ın "Aslında Çin'in nüfusunu göz önünde bulundurunca bu çok çok küçük bir rakam" şeklindeki ifadesiyle Başkonsolosa yaşattığı şok ve sonrasında Başkonsolos Cui Wei'den aldığı ders niteliğindeki "Bunlar rakam değil can..." yanıtıdır.

Ünlü astrolog Nuray Sayarı'nın Beyaz TV ekranlarında dile getirdiği olaydır. Sayarı'nın anlattıklarına göre eşinden feci halde dayak yemiş, tehdit edilmiş. Canlı yayında Cumhurbaşkanına seslenip yardım istiyor kadıncağız.

Sayarı'nın anlattıkları gerçekrten korkunç şeyler. Sürekli dövülmüş ve yıllardır evli bir kadınla aldatılmış. Daha önce şiddete maruz kaldığında eşinin baskı ve tehditlerinden dolayı "Kaza geçirdim" demek zorunda kalmış. Şimdi de zina davası açacağını söylüyor gözyaşlarını tutamayarak.

Kadın cinayetleri ve şiddetleri nasıl önlenecek? Kadınları koruyan yeni yasalarla mı yoksa eğitimde yapılacak değişikliklerle mi?

Aklım almıyor, seni döven, öldüreceğini hissettiğin bir adamı hâlâ nasıl sevebilirsin? Erkeklerin kadına yönelttikleri şiddetin kaynağının, en başında cehalet olduğunu düşünüyorum. Bir namus kavramı tutturmuşlar. Erkek boşanmayı, terk edilmeyi kabul edemiyor.

Kendi bile terk etse, eşini aldatmış bile olsa, ayrıldığında o kadının hâlâ kendi malı olduğunu düşünüyor. İstediğiniz kadar okumuş olun, ayaklarınızın üstünde duran başarılı ve güçlü biri olun hayatınıza giren erkek her şeyi değiştirmeye yetiyor. Boşanmak istersin boşanmaz ama seni aldatmaya devam eder. İşi gücü yoksa, aklı fikri karı kızda ise paranı alır. Seni bir köle gibi kullanır. Ama sen ona karşı çıkınca hemen dayak ve şiddet devreye girer.

Neden mi? Çünkü sen kadınsın. Sadece ülkemiz değil dünya genelinde de kadına verilen değer çok düşük. Kadınlar ölüyor, kadınlar istismara maruz kalıyorlar, kadınlar şiddet görüyor. Kadınlar, kadınlar ve hep kadınlar...

Hep olan kadınlara oluyor. Bunun ünlü olanı bile korunamıyor ki, kimsesi olmayan aile baskısından korkan bilinmeyen kadınlar nasıl korunsun. 

Kadına şiddete dur demek için daha ne olması gerekiyor anlamış değilim.

tv100'deki haber bülteni sırasında canlı yayına yansıyan tarihi anlardır. İdlib'de 34 askerin şehit olmasından sonra Türkiye sınır kapılarını açarak mültecilerin Avrupa'ya gitmesine izin vermişti. Bu karardan sonra binlerce mülteci de sınır kapılarına dayandı.

Kanalın haber spikeri Merve Sarı, işte bu konuyla ilgili son gelişmeleri aktarması için sınır bölgesinde bulunan muhabir Ceylan Sever'e bağlandı. Tarihi anlar da bu bağlantıda kaydedildi.

Türkiye'den ayrılmak isteyenlerin bir kısmı karadan geçmeye çalışırken bir kısmı da deniz yolunu tercih etti. Ama Yunan günvenlik güçleri mültecilerin gelmesini engellemek için sert müdahalelerde bulununca işler zorlaştı.

Meriç Nehri'ni geçmeye çalışan göçmenler, nehrin diğer tarafında bekleyen Yunan askerlerinin havaya ateş açması nedeniyle ya nehrin ortasında kaldı ya da geri dönmek zorunda kaldı. Bir mülteci ise vazgeçmedi. Aldırış etmedi silah seslerine. Elinde değnek, sırtında yüküyle yürüye yürüye geçti nehri. Çaresizlikten ölümü bile göze almış artık insanlar. 

Bu yayınlar için de tv100'ü tebrik etmek lazım. Sabahın ilk saatlerinden beri bölgedeki mülteci trafiğini canlı yayınlarla aktarıyorlar. Bu kadar net görüntüleri diğer kanallarda görememiştik. Gerçi bu görüntülerl vermek doğru mu? Onunla ilgili de etik tartışmaları var (Bkz.)

Filmlerdeki kötü karakterlerin neden asla iPhone kullanmadığıyla ilgili gerçektir.

Yönetmen Rian Johnson, Apple’ın ürünlerinin filmlerde kullanımıyla ilgili koyduğu bir kuralı paylaşmış.

Geçenlerde gösterime giren “Katil Kim” komedisi Bıçaklar Çekildi’deki (Knives Out) bir sahneyi tartışan Johnson, gözlerden kaçmış olabilecek bir detaydan bahsetmiş.

Filmdeki sahnelerin incelendiği videonun 2,52’inci dakikasında yönetmen sözlerine, “Bunu söylemeli miyim emin değilim, haha! ... Çok ilginç bir şey” diye başlıyor ve ekliyor:

"Apple filmlerde iPhone kullanmamıza izin veriyor ama (bu gizem filmi izlerken çok önemlidir) kötü adamların kamera karşısında iPhone kullanmasına izin verilmiyor."

Johnson sözlerine şöyle devam ediyor:

"Filmlerinde bir yere kadar kimliği gizli kalması gereken kötü karakterler olan her yapımcı şu an muhtemelen beni öldürmek istiyor."

Öte yandan NME’nin aktardığına göre Apple, yönetmenin açıklamasına yanıt vermemiş.

Ağzından kaçırmak değil bu bildiğiniz bilerek planlaranak söylenen bir şey ağzından kaçırmak olsa canlı yayın değil sonuçta kırpılabilirdi. Ama İphone'de haklı izin vermemekte o kadar iyi bir marka neden kötüler tarafından tanıtılsın ki bu rol gereği'de olsa 😂😂😂😂