türk televizyoncuları için ev kadınalrı demek gündüz kuşağıdır, müge anlıdır, gece lastik gibi uzayan dizilerdir.

yapımcı ile televizyoncu arasındaki dizi diyaloğu:

Televizyon yöneticisi: ev kadınalrının ilgi duyacağı bir şey olsun senaryo

Yapımcı: o en kolayı, zengin erkek fakir kız, kız sakar ama güzel olacak, ilk bölümde aşık olacaklar anne baba hala teyze kim varsa karşı çıkacak, başrolalr dışında herkes mahalle bakkalı bile oynunu evlendirecek 2 kez boşanıp evlenecek ama bizim asıl oğlan ile asıl kız 799. bölümde evlenecek ve 2.500. bölümde ayrılıp sonra 5.000 bölümde de yeniden kavuşacaklar.

ev ablamız da hiç endişe etmeden dizi başladığında ki özetiyle birlikte 3 saat varaceğiz zaten. yemek yapacak çocuğun altını değiştirecek oğlanları yatıracak beya kahve hazırlayacak ama en önemlisi de burada döndüğünde hiçbir şey kaçırmamış olacak.

Toplumun ahlak yapısını bozmak için hedef aldığı kişilerdir. İzdivaçtı modaydı yemekti derken insanları yayınladıkları programdaki figürlere özendirdiler ya da bilinçaltlarına soktular onların davranışlarını. Normalleştirdiler terbiyesizlikleri. Eskilerimiz buna alet olmasa da bu programları izleyerek büyüyen yeni nesil, Türk örf adetlerini kenara atıp popüler olana yoğunlaştı, davranışlarını ekrandakine göre şekillendirdi, taklit etti. Yarın öbür gün bu nesil evlenip yuva kuracak. Bakalım yeni nesilin oluşturacağı toplum ne hale gelecek.

Müşteridir ne olacak başka. Yemek programı, moda programı hep kadınların evde kaldığı saat diliminde yayınlanıyor. E evin alışverişini mutfağını kadın biliyor, kıyafet alışverişini en çok kadınlar yapıyor. Hem programda hem de reklamlarda onlara yönelik içerikler veriliyor. O yüzden kadınlar iş hayatına atılsın, evde kalmasın! Bu oyunu bozalım ey iman edenler