İnternette denk geldiğim güzel bir röportaj var. Bildiğiniz gibi The Witcher dizisi Netflix platformunda yayınlandıktan sonra dünyada popülerliğini daha da arttırdı. Çünkü aslında The Witcher bir kitap serisi ve ardından bilgisayar oyunlarına uyarlanmış bir dünya.

Tabi ki böylesine kapsamlı ve geniş bir dünyayı ortaya çıkaran yazara da ilgi büyük. Övünmeyi pek sevmeyen ve net ifadeler kullanmaktan çekinmeyen yazar Andrzej Sapkowski'nin röportajını okurken kendisinden biraz soğuyabilirsiniz. Çünkü kendisi biraz fazla dobra gibi duruyor. Süslü kelimeleri sevmiyor ve net konuşuyor.

Daha fazla vakit kaybetmeden bu muhteşem dizinin, bilgisayar oyunlarının ve esas olarak kitabın yaratıcısıyla röportaja geçelim.

-The Witcher kitaplarınızı diziye uyarlamayı teklif ettiklerinde kendinizi nasıl hissettiniz? Çekinceleriniz oldu mu?

Başlangıçta bazı tereddütlerimin olduğunu itiraf etmem gerek. Daha önce de aynı şeyi teklif eden birçok kişi olmuştu ve çoğu ciddiyetten uzaktı. O yüzden umudumu kaybetmiştim ve ikna edilmem zordu. Derken birdenbire başka bir teklif ortaya çıkıverdi. Ama bu seferki oldukça profesyoneldi ve teklifi sunanlar çok sempatikti. Pozitif yaklaşmak için her tür sebebim vardı.

-Prodüksiyon aşamasına ne kadar katkıda bulundunuz?

Çok fazla değil. Böyle olmasını ben talep ettim. Çok çalışmayı ve uzun mesailere kalmayı sevmem. Aslına bakarsanız çalışmaktan hiç hoşlanmam. “İlk taşı günahsız olanınız atsın.” Yuhanna 8:7.

-Diziye eklenmesi için ısrar ya da mücadele ettiğiniz bir şey var mıydı?

Bilginiz olsun diye söylüyorum, sanatçıların ve kendilerini ifade ediş şekillerinin özgür olması gerektiğine inanıyorum. Başka sanatçılara karışmak ya da kendi görüşümü onlara zorla kabul ettirmek gibi huyum yoktur. Hiçbir şey için ısrar ya da mücadele etmem. Sadece tavsiye veririm. O da gerektiği zaman. Ve benden böyle bir şey istenirse.

-Dizide yapılmasını kabul ettiğiniz ya da eserinize farklı bir açıdan bakmanızı sağlayan kreatif değişiklikler var mı?

Bu kaçınılmaz. Kelimeleri bazı kayıplar yaşanmadan görüntüye dökemezsiniz. Ama detayları kendime saklamayı tercih ederim.

-Dizinin çekim süreci sırasında sizi en çok şaşırtan şey neydi?

Bir sürü şey vardı. Üstelik kolay kolay şaşıran biri değilimdir. İster inanın ister inanmayın, hikâyelerimi yazarken onları zihnimde canlandırmam. Yazmak benim için görsel bir süreç değildir. Sadece harfleri görür ve onlarla çalışırım. O yüzden eserlerimin görsel bir materyale – çizgi romana, oyuna veya filme – dönüştürüldüğünü gördüğümde bazen gerçekten de şaşırıyorum. Çoğunlukla da olumlu yönde.

-Sizce dizinin kitaplardan uyarladığı en iyi şey neydi?

İsmim jenerikte geçiyor. Diziyi övemem. Bu hoş olmaz.

-Peki, dizinin kitaplardan uyarlamayı başaramadığını düşündüğünüz bir şey var mı?

Böyle bir şeyi açıkça söylemek için aptal olmam lazım. İsmim jenerikte yer alıyor.

-The Witcher dizisini oyunlarla nasıl karşılaştırırsınız? Sizce avantajları ve dezavantajları neler?

Hiçbir şeyi The Witcher oyunlarıyla kıyaslayamam çünkü hiçbirini oynamadım. Çocukluğumdan beri oyun oynamadım. Muhtemelen poker ve briç hariç… Video oyunları bana göre değil. Eğlenmek için kitap okumayı tercih ederim. Her neyse, bana sorarsanız televizyon dizileri ile video oyunlarını karşılaştıramazsınız. İkisinin de çok farklı yaklaşımları, yapım aşamaları ve hedefleri var. Spagetti ile bisikleti kıyaslayamazsınız. İkisinin de avantajları ve dezavantajları olsa bile…

-Netflix dizisi yayınlandıktan sonra kitaplarınızın 500.000 kopya daha sattığını öğrendiğinizde tepkiniz ne oldu?

Bu soruya ne cevap vermemi bekliyorsunuz ki? Çok üzüldüğümü mü söyleyeyim? Ağladığımı mı? Yoksa intihar etmeyi düşündüğümü mü? Hayır efendim. Ne hissettiğim gayet bariz ve hiç de karmaşık değil.

-Dizi gösterime girdikten sonra The Witcher serisinin hem kitapları hem de oyunları tekrar popüler oldu. Sizce bunun sebebi ne olabilir?

Yazarının sıra dışı yeteneğinden dolayı diyesim var ama bunu yapmayacağım, bunun için fazla mütevazıyım. Sorunuza Latince bir atasözüyle cevap vereceğim: habent sua fata libelli. Kitapların kendi kaderleri vardır.

-Diziyi izlemeden önce kitaplarınızla hiç tanımamış olan insanların hikâyelerinizi ilk defa okuduklarında ne bulmalarını umuyorsunuz?

Bırakalım buna kendileri karar versin. Daha fazla beklemeyin bayanlar baylar. Kitapları okuyun.

-Şimdiden ikinci sezon onayını almış olan The Witcher dizisinin sonraki bölümlerinde görmeyi en çok beklediğiniz şey nedir?

Kitaplarını çok beğendiğim Joe Abercrombie’den bir alıntı yapmama izin verin: “Hayat aslında çok boktandır. O yüzden en iyisi beklentilerinizi düşük tutmaktır. Belki bu sayede güzel sürprizlerle karşılaşabilirsiniz.”

-Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Hayır. Teşekkürler.

(0) (0)
mal_emre 04.02.2020 10:49

mütevazi ayağına falan yatıyo ama dayı baya baya aksi yaşlının teki. Haz etmedim.

(0) (0)
Sansculotte 04.02.2020 11:00

Kitaplarının güzel olduğunu fakat anlatımının sıkıntılı olduğuna dair çok fazla yazı okudum. Sırf bu yüzden kitaplara başlamaya üşeniyorum
(0) (0)
aLbundy 04.02.2020 11:01

Dayı baya sinirli bir abimize benziyor. Neden böyle bu herif anlamadım

(0) (0)
qeltemo 04.02.2020 11:01

sinirlendirmeyin dayıyı adamın oyuna hakları sattıktan sonra baya fakir kalması adama çok koymuş wdkjhnfdıgfhbsgrı
(0) (0)
kilimcinin kör oğlu 06.06.2021 13:53

Rumuz:
veya
Üyeliğin ile yazmak için giriş yap veya kayıt ol